Şirketlerin büyümesi, ilerlemesi için mevcuttaki tecrübeli iş gücüne ilave olarak, yeni dünyadaki becerilerle donanmış taze kana ihtiyaçları var. En iyi, en üst seviyedeki genç yetenekleri şirketlere çekmek uğruna yapılan savaş gerçekten çok şiddetli!
Bu nedenle iş verenlerin, bu yeni iş gücünü cezbetmeyi, elde tutmayı ve bağlı kılmayı olumsuz yönde etkileyebilecek bir Çalışan Deneyimi'ne (EX) izin verme lüksleri yok gibi görünüyor. Yeni iş gücü, sadece para kazanmak adına, bağlı olmadıkları bir yerde çalışmayı, bir önceki nesile göre çok daha kolay reddediyor. Bunun sebepleri ayrı bir blog yazının konusu ama bu yaşadığımız bir gerçek ve sanırım çoğunuz bu düşünceme katılacaktır. Başarıya gözünü dikmiş akıllı iş verenler, artık çalışanların sadece çalışmak zorunda oldukları değil, çalışmayı gerçekten isteyecekleri bir yer yaratmaları gerektiğini çoktan anlamaya başladılar.
Çalışan Deneyimin (EX) iyileştirilmesinde en temel rol şirketlerin yöneticilerine düşüyor. Yöneticiler, bir tarafta şirketin onlardan beklediği hedeflere ulaşmaya çalışırken, diğer tarafta çalışanların bu hedeflere en üst düzeyde katkıda bulunmalarını sağlamak için, bağlılık yaratan bir iş deneyimini oluşturmaya çalışıyorlar. Günümüzdeki yöneticiler, bu ikisi arasında denge kurmak için her zamankinden daha fazla mücadele ediyorlar.
Öte yanda takımların performansı, beklentilerin altına düştüğünde, bazen yöneticilerin iyi niyetle ve çalışanları motive etmek amacıyla yaptıkları şeyler, tam tersi bir etki yaratıp başarılarını tehlikeye atabiliyor. Bu durum, çalışan deneyiminde negatif bir etki yaratıyor ve aynı zamanda kurumun sağlıklı bir şekilde ilerlemesine de engel oluyor. Siz tüm iyi niyetinizle çalışanları motive etmeye çalışırken, geri tepebilecek bu yönetim stillerinden en yaygın 3 örneği sizinle paylaşmak istiyorum:
Aşırı İyimser Yönetici: İyimserlik, genelde motivasyonu yükselten ve olumlu bir Çalışan Deneyimi yaratan güçlü bir faktör. Ama bazen zor görevler, gerçekten zordur! Yöneticinin, çalışanların bu çetin görevlerle uğraşırken karşılaştıkları zorlukları kabul etmesi gerekir. Motivasyon konuşmalarıyla, durumu basit, önemsiz ya da kolayca halledilebilirmiş gibi göstermek, çalışanlar için işi içinden çıkılmaz hale getirebilir. Bir ekip yaptıkları işte zorlandıklarında, yöneticinin durumu hafife almak yerine, faydalı fikirler ve stratejiler sunarak duruma liderlik etmesi başarıya ulaşmada kritik bir rol oynayacaktır.
Tabii liderlik eğitmeni ve yazar Liz Wiseman’ın da dediği gibi “Kalemi geri vermeyi unutmamak şartıyla”.. Bir yöneticinin çalışanların doğru yola girmesine yardımcı olması elbette çok faydalıdır, ama sonrasında çözüm bulma sorumluluğunu tekrar ekibe geri vermeyi unutmamak gerekir.
Öncü Yönetici: Bazı yöneticiler, kalite, inovasyon, müşteri ilişkileri, yapılan işin miktarı gibi konularda bir örnek oluşturup, ekiplerinin çalışma şekillerini kendileri belirlemeye çalışır. Yönetici yüksek standartta bir model oluşturarak, ekibinin onun sunduğu bu mükemmel örneği takip etmesini ve aynı tempoyu tutturmasını bekler. Ancak bazen arzulanan etkinin tam tersi olur ve bu davranış modeli “Takipçiler'' yerine ''İzleyiciler'' yaratabilir. Bunun yerine, herkesin kendi adımlarıyla en iyi katkıyı sunabileceklerini kabul edin. Bireylerin özgün kişisel yeteneklerini fark etmek, bunları en iyi şekilde kullanmalarına destek olmak için zaman ayırın.
Sonsuz Fikir Üreten Yönetici: Bazı yöneticiler, daha fazlasına ulaşma gayretiyle sürekli olarak “acilen uygulamaya konması gereken” dağ gibi bir sürü yeni fikirler üretirler. Bu yöneticiler, sundukları yeni ve heyecanlı fırsatların, böyle bir yaklaşımın herkese ilham vereceğini düşünürler. Ancak çoğu zaman çalışanlar, bu fikir yağmurundan ve sürekli değişen gündemden dolayı bunalırlar. Çok fazla fikir, kuruluşu kökünden baltalayabilir ve kolektif yaratıcılığı bitirebilir. Çalışanlar, yeni fikir ve stratejilerin peşinden koşup, yakalamaya çabalarken, gelişimin ve beceri edinmenin olmadığı başlama noktasına geri dönmüş olurlar.
Bir yöneticinin rolü, ondan beklenen hedeflere ulaşmaktır. Bir yöneticinin hedefleri tutturmasının püf noktası ise, personelinin yeteneklerini kullanabilmesinde yatar. Bu beceriyi geliştirmek için; sizi kör eden bir iyimserlikten kaçının, sağlıklı bir tempo yaratın ve çalışanların yaratıcılığını teşvik edin.
Çalışanların iyi bir deneyim yaşamasına engel olan başka hangi yönetim tarzları olduğunu düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi bizimle paylaşın lütfen.
İlginizi Çekebilecek Diğer Bloglar:
Çalışan Deneyimi: Beklenti Farklarını Yönetmektir
Çalışan Deneyimi: Düşündüğünüzden Daha Karmaşıktır
2019'da Çalışan Deneyimini Önemsemek İçin 3 Neden