Uzaktan çalışmaya geçiş, bazı işverenlerin düşündüğünden çok daha yıkıcı oldu. Ve biliyorum ki, topluca uzaktan çalışmaya geçişimizi anlatmak için Tom Hanks’i ve Cast Away filmini metafor olarak kullanmak, Hanks’in ve eşi Rita Wilson’ın da COVID-19 virüsüne daha ilk başta yakalananlardan olduğunu düşününce biraz tuhaf oluyor ama şu anda yaşananlar bu filme benzer bir durum gibi...
Eğer çalışanlarınızı ''Cast Away'' filmindeki gibi bir anda yalnız kalacakları evlerine yolladıysanız, 2. hatta 3. dalganın yaşandığı söylenen bu pandemi hız kesene kadar, çalışanların işlerine bağlı kalmalarını sağlayabilmeniz için size birkaç önerim var;1. Normale Devam Edin:
Küresel pandemi dünyayı kasıp kavurmaya devam ederken, bazı müşterilerimiz toplantıları, eğitimleri erteleyip ertelememe konusunda tereddüt edip, bizden tavsiye istiyorlar. Ben, uzaktan çalışmada normallik duygusunu yaşatmanın yararlı olduğunu düşünüyorum. Takvimdeki toplantılar, sanal formatta gerçekleştirmesi imkansız şeyler değilse, bırakın takvimde kalsınlar.
Dünyamız tepetaklak olduğunda, normalde yaptığımız şeyleri bazen güdüsel olarak bırakıveririz. Örneğin spor yapıyorken bırakırız, yememize dikkat ediyorken, boş verir, hamurlu gıdalara yöneliriz. İş yerinde de durum aynıdır. Daha önceki iş programımızı uygulamayı bırakabiliriz. Siz bir yönetici olarak, bu eğilimlere aktif olarak karşı durduğunuz takdirde, çalışanlarınız da yeni duruma daha kolay uyum sağlayacaktır. “Aynı tas aynı hamam” duygusunu (olumlu anlamda!) yaratan temel kurumsal davranışları fark edeceklerdir.
Virtual Lunch and Learn Programı Broşürü
İster bir çalışan bağlılığı anketinin ortasında olun, ister 360 değerlendirmelerinin yanıtlarını bekliyor olun, ister önümüzdeki haftalar için takımınızla bire bir performans görüşmeleri ayarlamış olun, odağınızı insanlarınıza yönelik bu kritik girişimlerden ayırmayın. Krizin ortasında odağınızı çalışan gelişiminden ayırmak, fırtınanın ortasında bir uçağı indirmeye çalışan pilotun gözlerini bağlamak gibi bir şey olur. Çalışanlarınıza değerli olduklarını hatırlatın! Bu süreçte zaman zaman da olsa çoğumuz korku ve şüphenin pençesine düşüyoruz. İhtiyacımız olan son şey, liderlerimizin en kritik anda iniş pistini gözden kaybetmeleri olur.
2. Çalışanlarınızla Yüzeysel Olmayan, Daha Derin Bağlar Kurun:
Cast Away filminde, Chuck (Tom Hanks), “Wilson” adını verdiği bir voleybol topuyla arkadaş oluyor. Adadaki zamanının çoğunda, Wilson’la dertleşip, ondan fikir alıyor. Bu arkadaşı şiddetli bir fırtınada denize sürüklenip, gittiğinde de perişan oluyor. Chuck’ın birileriyle konuşma arzusu, çoğumuzda bulunan, insanlarla etkileşimde bulunma yönündeki kuvvetli ihtiyacı temsil eder.
Ben pandemi öncesinde de uzaktan çalıştım. İlk girişimimi kurduğumda evden çalışmaya başladığımda, ne kadar heyecanlandığımı hatırlıyorum. Dünyada bundan güzel bir şey olamazmış gibi gelmişti. Artık trafikte saatler geçirmiyordum, tüm ulaşımım, yataktan çıkıp ofis olarak kullandığım odaya gitmekti. Gelin görün ki zaman içinde bundan hiç hoşlanmamaya başladım. Kendimi diğer insanlardan o kadar soyutlanmış hissediyordum ki, bazen aklımı kaçıracağımı zannediyordum. Ara sıra yaptığım yürüyüşler veya öğleden sonra balkonda geçirdiğim saatler bile hayatımda istediğim dengeyi yaratamamıştı.
Uzaktan Çalışmada Eksik Kalan Parça:
O yıllarda yine uzaktan çalışan bir asistanım ve benimle çalışan 3 danışman arkadaşım vardı. Önceleri haftalık toplantılar ve ara sıra anlık mesajlaşmalar haricinde takımımla fazla etkileşime girmiyordum. Toplantılar sırasında yaptığımız profesyonel konuşmaların ötesinde kimseyi gerçekten tanıdığımı söylemem. Bir şeyler eksikti. Ortadaki gerçek şuydu, ben takımımdan keyif almıyordum, çünkü takımımı tanımıyordum. Oraya aitmişim gibi hissetmiyordum, uzaktan çalıştığım için takıma karşı bir duygum yoktu. O kültürde kendimi rahat da hissetmiyordum, kültürün karakteristik özelliklerinden tamamen kopuktum. Siz de takımınızda eksik bir şey olduğunu seziyorsanız, bunun ne olduğunu, çalışan bağlılığı anketindeki 3 cümle ile anlayabilirsiniz: “Takımımdaki insanlarla çalışmaktan hoşlanıyorum,” “Buraya ait olduğumu hissediyorum,” ve “Bu kurumun kültüründe kendimi rahat hissediyorum.”
Mevcuttaki uzaktan çalışma modelimizin ne kadar süreceğine bağlı olarak, şirkete katılacak yeni çalışanları, doğrudan uzaktan çalışan elemanlar olarak işe almanız gerekebilir. Bu da demek oluyor ki bu çalışanlar, kuruma dair ilk izlenimlerini sizinle ve takımlarıyla yaşadıkları sanal etkileşimlere göre oluşturacaklar. Özellikle böyle şirketinize yeni katılan çalışanlarla “tanışma” telefonları/sohbetleri/zoom toplantıları ayarlayın ve tüm takım üyelerini bunlara dahil ederek, çalışanlar arasındaki yeni bağlar kurmak ve var olan bağları güçlendirmek için planlar yapın.
Geçenlerde uluslararası bir kurumsal müşterimizin üst düzey yöneticisiyle, ofislerinin kapanması ve evden çalışmanın gerçekleri hakkında sohbet ederken bana “Doğruyu söylemem gerekirse, evden çalışma sefadan çok cefa,” dedi. Bu yöneticinin evden çalışmanın gerçeklerini anlıyor olması ve hepimizin deneyimlediği büyük değişiklikleri telafi edecek şekilde, çalışma biçimini uyarlamaya gayret ediyor olması benim için iyi bir liderlik örneğiydi.
Mevcut takım üyelerinizin daha önceden bir uzaktan çalışma deneyimi yoksa, yeni çalışma biçimine sorunsuz şekilde geçiş yapacaklarını varsaymayın. Her bir çalışanınızın yeni düzenle baş edebildiğine dair tam bir fikriniz olana kadar, onlarla bire bir görüşmelerinizi sürdürün.
Çalışanlar uzaktan çalışmaya geçtiklerinde ''Gözden ırak (uzak) olan gönülden de ırak olur'' çelişkisi devreye girer. Sanal dünyada normal mesai boyunca insanların ilgisini canlı tutan sağlıklı sohbetlerin yerini tutacak bir şey bulmak zordur, ama imkansız değildir.
Çalışanlara ne düşündüklerini, ne gibi fikirleri olduğunu ya da bu kaotik yeni gerçeklikte nelerin uykularını kaçırdığını sorun. Bu, sizin harcayacağınız emekleri önceliklendirmenizi, öte yanda çalışanınızın da kendisinin dinlendiğini hissetmesini sağlar.
Pek çok müşteriye elemanlarını nabız anketleri yoluyla dinlemeleri konusunda yol gösterdik. Mesela çalışanlarınıza şöyle bir şey sorabilirsiniz: “Covid-19 pandemisine ilişkin endişeleriniz neler?” Bunu sorun ve sadece dinleyin. Çalışanlarınızın dediklerini duyduktan sonra onlara dinlediğinizi gösterin ve kurumun buna nasıl yanıt vereceğini anlatın. İşte o zaman çalışanlarınız gerçekten duyulduklarını hissederler.
5. Virtual Lunch N’ Learn (Öğle Yemeği Eğitimlerini) Devreye Alın
Restoranlardaki kısıtlamalar nedeniyle, yemek saatleri izolasyonun bir devamı. Ama bu böyle olmak zorunda değil. Çalışanların evden çalışmayla ilgili en büyük şikayetlerinden birisi sosyalleşememek. Artık karşılıklı yemek yiyemiyor
olabilirler, fakat yine de teknolojiyi kullanarak “birlikte” yemek yiyebilir, herkesi ve işi ilgilendiren bir konuyu konuşabilir, birbirlerini daha yakından tanımaya çalışabilirler. Çalışanlarınızın, özellikle uzaktan çalışma döneminde ihtiyaçları olan araçları edinirken, öğrenirken, aynı zamanda sosyalleşebilmeleri için Lunch and Learn, programlarını uygulayın.
Kimse bu virüsün ne zaman hız keseceğini tam olarak bilmiyor. Bu yeni normalimizde sadece sanal olarak birlikte olsak da hep birlikte daha güçlüyüz . Takımlarınızda anlamlı bağlar kurup güçlendirmenin yollarını proaktif bir biçimde aradığınız takdirde bu yıkımın içinden eskisinden daha kuvvetli ve ileriye yönelik br momentum kazanmış şekilde çıkabilirsiniz.
İlginizi Çekebilecek Diğer Kaynaklar: