Trilyon Dolar Değerinde 7 Yıkıcı Teknoloji

Content Writer Jason Dorrier
  • calendar
    YAYINLANMA TARİHİ 21.Haz.2019 14:38:25
  • tag KATEGORİ Dijital Dönüşüm

  • clock
    OKUMA SÜRESİ 12 minutes

Bilim insanları, teknoloji uzmanları, mühendisler ve vizyonerler geleceği inşa ediyor. Bizi inanılmaz şeyler bekliyor. Bunlar çok büyük gelişmeler. Ama bunları zaten biliyorsunuz. Bu spekülasyonlara aşinayız. Daha az aşina olduğumuz bir şey var ki, o da bunların ölçeği.

Büyüğün ne kadarı gerçekten büyük kabul edilebilir?

Singularity University’nin New York’taki Exponential Finance (Üstel Finans) etkinliğinde Catherine Wood şöyle dedi: “Silikon Vadisi, Silicon Alley, Silicon Dock ve dünya üzerindeki bütün Silikonlar hayalin hayalini kuruyor; yenilikler yapıyor. Biz de fırsatları ölçeklendiriyoruz. İşimiz bu.”

catherine-wood-1

Exponential Finance etkinliğinde konuşan Catherine Wood.

Wood, günümüzün yıkıcı teknolojilerinin büyüme potansiyeline odaklanan bir araştırma ve yatırım şirketi olan ARK Investment Management’ın kurucusu ve yönetim kurulu başkanı. ARK’tan önce 12 yıl AllianceBernstein’da Küresel Tematik Stratejiler bilgi teknolojileri başkanı olarak çalışmış.

“Bizce yenilik, büyümenin olmazsa olmazı,” diyor Wood. “Geçmişe değil, geleceğe odaklıyız. Piyasada inanılmaz fırsatlar olduğunu düşünüyoruz, çünkü pasife [yatırım]  doğru yönelim, riskten kaçınmaya ve büyük verimsizliklere yol açtı.”

Yeni bir araştırma raporunda ARK, yedi yıkıcı teknolojiyi inceleyerek bunların büyüklüklerini değerlendirdi. İşte sonuçlar…

(İstatistikler, grafikler ve ayrıntılar için ARK’ın web sitesine ve “Big Ideas of 2017” başlıklı ücretsiz raporuna göz atın.)

 

1. Derin Öğrenme 35 Amazon’a Bedel Olabilir

Derin öğrenme, kendisi de yapay zekânın alt kategorilerinden biri olan makine öğrenmesinin bir alt kategorisidir. Bugün yapay zekâyla ilgili heyecanın önemli kısmı derin öğrenmeyle alakalıdır. (Pazar günü golf maçlarındaki reklamlarda yapay zekâ çığırtkanlığı yapılmaya başladığında bir balonun içinde olduğunuzu anlıyorsunuz.)

Ne var ki bu balonun arkasında, çok pratik amaçlarla derin öğrenmeyle uğraşan büyük teknoloji şirketleri de var. Ve trilyonlara bedel piyasa değeri olan internet, çeşitli endüstrileri -haber, eğlence, reklamcılık, vs.- dönüştürmüş olsa da, Wood’a göre derin öğrenme, bunun çok daha fazlasını yapacak.

Derin öğrenme ilerledikçe, teknoloji, ulaşım, imalat, sağlık, finans ve birçok başka alanda otomatizasyona ve gelişime ön ayak olacak. Ve yeni teknolojilerde sıklıkla olduğu gibi, henüz aklımızın ucundan geçmeyen tamamen yeni işlere de zemin sağlayacak.

“Bill Gates makine öğrenmesinde gerçekleşecek atılımların 10 Microsoft değerinde olacağını söyledi. Microsoft’un değeri $550- $600 milyar,” diyor Wood. “Bize göre derin öğrenme bunun iki katı edecek. Piyasa değeri $17 trilyona yaklaşacak - ki bu da 35 Amazon demek.”

2. Sürücüsüz Taksi Filoları Otomobil Üreticilerini Sollayacak

Wood, arabaların kendi kendine gittiği bir gelecekten söz ederken lafını sakınmıyor.

Bu, otomotiv sektörünün karşı karşıya kaldığı en büyük değişim,” diyor.

Bugün otomobil üreticileri, küresel piyasada trilyon dolarlık paya sahip. Diğer yandan, “hizmet temelli ulaşım” şirketlerinin (örneğin, araç paylaşımı sistemleri) tamamının değeri yaklaşık $115 milyar. Sürücüsüz bir gelecekle ilgili beklentiler de hesaba katılınca bu rakam daha da yükseliyor.

Noktadan noktaya seyahat masraflarını ciddi derecede azaltacak olan “hizmet temelli ulaşım” piyasasının değeri, bugünün otomobil üreticilerinin toplamından fazla edebilir, diyor Wood. Daha doğrusu iki katı edebilir. Gayrı safi satışlar 2030’ların başında $10 trilyona yükselirken, Wood’un şirketi bunun %20’sinin platform sunucularına gideceğini düşünüyor. Bu da $2 trilyonluk bir fırsat demek olabilir.

Wood, bir avuç şirketin piyasaya hâkim olacağını ve Tesla’nın bunlardan biri olmaya güçlü bir aday olduğunu söylüyor. Hem donanımı, yani elektrikli arabaları, hem de yazılımı, yani sürücüsüz araba kullanma algoritmalarını geliştiriyorlar. Ve analistler şu anda onlara yalnızca otomobil üreticisiymişler gibi yaklaşsa da, bu böyle devam etmeyecek.

“[Tesla] otonom taksi ağı küresel piyasasının %5’ini bile alsa, bugün bu $100 milyar daha eder,” diyor Wood.

3. 3D Basım Doğru Ölçekli Nihai Ürünler ile Büyüyecek

3D basım, tüketici fiyatına masaüstü yazıcılara sahip olma olasılığı sayesinde sıradan vatandaşın görüş alanına girdi. Fakat bu teknoloji hâlâ kusursuz değil ve evde çoğaltma düşüncesi halen bir hayal. Ancak imalat sektörü 3D yazıcıları işe uygun biçimde kullanmaya çok daha yakın.

Yakın zamanda ayakkabı orta tabanlarının seri üretimi için Carbon’un Adidas ile ortaklığı hakkında yazmıştık. Bu çok önemli bir gelişme, çünkü endüstriyel 3D yazıcılar bugüne kadar prototip üretmeye yoğunlaştıysa da, maliyet, kalite ve hız iyileştikçe, nihai ürünler için kullanımları da olası hale geliyor.

ARK’a göre, 3D basım 2020’ye kadar $41 milyarlık bir pazara dönüşebilir. Wood, 2025’e kadar $490 milyar öngören bir McKinsey tahminine dikkat çekiyor. “3D basım gerçekten endüstriyel üretim sürecinin bir parçası haline gelirse McKinsey haklı çıkacak,” diyor Wood.

4. CRISPR Genetik Terapiyle Sınırlı Kalmayacak

ARK’a göre, genom düzenleme maliyeti son dört yılda 28-52 kat azaldı (belirtece bağlı olarak). CRISPR, zaman ve maliyeti ciddi şekilde azaltırken düzenleme etkinliğini bozmayan, genom düzenleme devrimine yön veren tekniktir. Potansiyeline rağmen, Wood, bu tekniğin yatırımcıların henüz yeterince ilgisini çekmediğini söylüyor.

“Kabaca 10,000 monojen ya da tek-gen hastalığı var. Bugün bunların yalnız %5’i tedavi edilebilir,” diyor Wood. ARK, bu hastalıkların tedavisinin dünya çapında yıllık $70 milyar değerinde olduğunu düşünüyor. Diğer ilgi alanları, kök hücre tedavisi araştırmaları, kişiselleştirilmiş tıp, ilaç geliştirme, tarım, biyoyakıtlar vb.

Ne var ki, bu alandaki büyük isimler -Intellia, Editas ve CRISPR- henüz ufukta görünmüyor.

“Bu alanda güçlü bir fikri mülkiyet konumuna sahip bir şirket olsa, bilirsiniz. Tıpkı 1980’de Genentech’te olduğu gibi. O zaman büyüme hızı muazzam olabilir,” diyor Wood. “Fakat bu isimleri duymuyorsunuz ve bu bana epey ilginç geliyor. Bu alandaki beklentilerin çok düşük olduğunu düşünüyoruz.”

5. Mobil İşlemler 2020’ye Kadar 15 Kat Artabilir

ARK’a göre, 2020 yılına kadar dünya nüfusunun %75’i akıllı telefon sahibi olacak. Akıllı telefonların pek çok işlevinin arasında, mobil ödemeler en büyük etki yaratanlardan biri olacak. Gelişmiş güvenlik önlemleri (biyometrik) ve daha yaygın benimsenme (yakın alan iletişimi ve satış noktası) eşliğinde, ARK, mobil işlemlerin 15 kat artarak, 2020’ye kadar  $1 trilyondan $15 trilyona ulaşacağını öngörüyor.

ARK’a göre, paylaşım ekonomisi işlemlerini kolaylaştırmanın yanı sıra, bunlar genellikle yeni gelişen ve gelişmiş piyasalarda finansal katılım için de elzem. Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan büyük piyasalar, uygun mevzuat  sayesinde bu konuda en önde yer alıyor. 

“Asya burada başı çekiyor,” diyor Wood. “Tencent ve Alipay gibi şirketlere bakıyorsunuz. Gerçekten çok hızlı bir biçimde mobile doğru gidiyor ve bize esasında yol gösteriyorlar.”

6. Robotbilim ve Otomasyon 2035’e Kadar $12 Trilyon Getirecek

Robotları artık yalnız otomobil üreticileri kullanmıyor. İstikrarlı bir biçimde azalan maliyetler ve daha kolay programlama sayesinde giderek daha fazla işletme robotları benimsiyor. Amazon’un depolardaki robot işgücü 2014’ten bu yana 1,000’den yaklaşık 50,000’e ulaştı. “Ve performans sebepli istisnalar hariç dağıtım merkezlerindeki kimseyi işten çıkarmadılar,” diyor Wood.

Fakat işsizlikle ilgili kaygıları da anlıyor.

Bu, daha ucuz, daha akıllı, daha güvenli ve daha esnek robotlar sayesinde ortaya çıkan büyük bir otomasyon hareketinin yalnızca başlangıcı. Wood, çok işten çıkarma olacağını kabul ediyor. Yine de bazı eleştirmenler bu alandaki verimlilik kazançlarını gözden kaçırıyor. Wood, 2035 yılına dek ABD gayri safi yurtiçi hasılasının, robotbilim ve otomasyon olmaksızın beklenenin $12 trilyon üzerinde gerçekleşeceğini söylüyor. Bu, $28 trilyonluk bir ekonomi yerine $40 trilyonluk bir ekonomi demek.

“Bu, teknolojinin tarihi. Verimlilik. Yeni ürün ve hizmetler. Yatırımcı olarak bizim görevimiz, bu $12 trilyonun nerede olduğunu anlamak,” diyor Wood. “Şu anda bunu hayal bile edemiyoruz. 90’ların başında internetin bizi nasıl değiştireceğini de tahmin edemiyorduk.”

7. Blockchain ve Kripto Varlıklar: Şaşırtıcı Derecede Muhteşem

Bitcoin, Ethereum ve Steem gibi Blockchain tabanlı kripto varlıklar son yıllarda ortalığı bir hayli karıştırdı. Şu anda Bitcoin’in yanı sıra çeşit çeşit 700 kadar kripto varlık var. ARK’a göre, Bitcoin halen yaklaşık $40 milyarlık piyasa değeriyle başı çekiyor (iki yıl önce yalnızca $3 milyarken). Fakat bu toplamın ancak yarısı.

“Bu, yeni oluşan bir piyasa. Şu anda kripto dünyasında bir sürü büyüme sancısı yaşanıyor fakat vaatler ortada,” diyor Wood. “Bu çok sıcak bir alan.” 

ARK, bütün genç piyasalar gibi, kripto varlık piyasasının karakterinin de “coşku, belirsizlik ve spekülasyon”dan müteşekkil olduğunu düşünüyor. Şirketin blok zinciri ürünleri öncüsü Chris Burniske, havayı koklamak için Twitter’ı kullanıyor - ki burası ona göre bütün topluluğun bir araya geldiği yer. Yakın zamandaki bir Twitter anketinde, katılımcıların %62’si piyasanın toplam değerinin 10 yıl içinde trilyon doları geçeceğini söyledi. Böyle düşünenlere odaklanan bir takip anketinde ise katılımcıların %35’i $1–$5 trilyon, %17’si $5–$10 trilyon, %34’ü ise $10+ trilyon diye tahminde bulundu.

Spekülasyonlar bir yana, Wood, blok zincirinin ve kripto varlıkların sızacağı en az bir büyük alan olduğuna inanıyor: $500 milyarlık, ücret tabanlı, havale adıyla bilinen, sınır aşırı para gönderme işi.

“Filipinler-Güney Kore aralığına bakarsanız, havale piyasasının %20’sinin daha şimdiden Bitcoin olduğunu görürsünüz,” diyor Wood. “Döviz gönderen göçmen çalışanlar, bu kadar düşük ücretli işlemlerin Bitcoin sayesinde olduğunu bilmiyor. Her şey tıkırında gidiyor. Yalnızca para transferini görüyorlar. Biz bunun çok heyecan verici bir piyasa olacağını düşünüyoruz.”

Stock media provided by NomadSoul1/Pond5.com

Jason Dorrier

Jason Dorrier İçerik Üreticisi

Subscribe to the Newsletter