Sevgili Bahar,
Arkadaşım sohbetlerimiz sırasında desteklediği siyasi görüş ve karşı olduğu siyasi liderler hakkında çok keskin beyanlarda bulunuyor. Tartışma çıkmaması için hiç üstüne gitmiyorum, yaptığımız konuşmayı öylece bırakıp, onun “gerçek” diye adlandırdığı bu şeylerin detaylarını öğrenmek için sonradan araştırma yapıyorum. Söyledikleri hakkında şimdiye kadar hiçbir somut bilgiye ulaşamadım.
Sadece bir yerlerden okuduğu ya da sosyal medyadan duyduğu şeyleri tekrarladığına dair yerleşmiş bir önsezim var. Bazı zamanlar, bahsettiği konuyu daha önce hiç duymamış ya da araştırmamış oluyorum ve arkadaşım da doğru olduğunu iddia ettiği bir kaynaktan bana alıntı yapıyor. O sırada oldukça rahatsız hissediyorum ve kendimi onun bu monoloğundan kaçmaya çalışırken buluyorum. Bazen gerçekten tuhaf olan bu iddialara yanıt olarak ne diyebilirim?
İmza,
Karşıt Görüş
Sevgili Karşıt Görüş
Seninkisi günümüzdeki yaygın şikayetlerden birisi. Yetersiz bilgiye dayanan fikirleri gerçek gibi etrafta dolaştıran insanların günümüze özel bir durum olduğunu düşünüyoruz. Ama aslında öyle değil. Sahte haberler, haberlerin kendisi kadar eskidir. İnsanların, şüpheli bir mantığa dayanan gerçekleri ortalığa yayması sonucu tarihte kan dökülmeleri bile yaşanmıştır.
Yapmanı destekleyeceğim ilk şey, önce kendi kibrini kırman olacak. Sorduğun soruyu tekrar oku, arkadaşınla ilgili problemin kendinde de olduğunu göreceksin. İş arkadaşın her zaman haklı olduğunu düşünüyor ve kendi bakış açısını desteklemek için de çoğu zaman şaibeli veriler sunuyor. Sen, onun hatalı olduğundan çok eminsin, ancak bu görüşünü desteklemek için zayıf verilerin var. İnsan olmanın doğasına hoş geldin. İtiraf etmeyi istemeyeceğin kadar çok ona benzediğini kabul edersen, ilerleme kaydetmen daha olasıdır. Aynı şey benim için de geçerli.
Çarpıcı gerçek şu ki, baş tacı ettiğimiz çoğu fikrimize ulaşırken, mevzuya boş bir sayfayla ve önyargısız başlamayız. Oysa ister müslüman ister musevi olalım, ister muhafazakâr ya da Liberal olalım, uzun ya da kısa saç tercih edelim; fikirlerimizi şekillendiren şey, ince eleyip sık dokuduğumuz gerçeklerden daha çok, kendimizi ait hissettiğimiz grupların dayatmalarıdır.
Bu fikir ilk olarak 1950’lerde psikologlar Hastorf ve Cantril’in, iki rakip üniversitenin öğrencilerine, iki okul arasında oynanmış Amerikan futbol maçının videosunu izlettirdikleri zaman fark edildi. Öğrencilerden, takımların aleyhine verilebilecek her penaltıyı bulmak için videoyu objektif olarak incelemeleri istendi. Vardıkları yargıların belirleyicisi yapılan kusurun netliği değildi – okudukları okuldu! Katılımcılar kendi takımlarının hatalarını, rakip okulun öğrencilerinin gördüğünün yarısı kadar gördüklerini bildirdiler. Çoğu zaman kendi önyargılarımızın farkında değilizdir.
Alçak gönüllülük, çatışmanın en kuvvetli panzehiridir. İş arkadaşının görüşleri her ne kadar makul olmasa da, muhtemelen senin de üstünde çok iyi düşünülmemiş pek çok fikrin vardır. Bu rahatsız edici kavramı anlamak, benim diğer insanlara yargı yerine sabır ile yaklaşmama yardımcı oluyor.
Çoğu zaman bilincinde olmayarak mantıksız davrandığımızı göz önüne alırsak, sence ne yapmamız gerekir? Hayal kırıklığının nedeni arkadaşının abartılı kesinlik hissi olduğu kadar, senin o konuda net olmamana da bağlı gibi görünüyor. Eğer öyleyse, ilişkinizi çok daha barışçıl bir hale getirmek ve belki de düzenli bir diyaloğa çevirmek için göz önünde bulundurabileceğin birkaç düşünceyi sıraladım:
- Gerçekten ne istediğine karar ver. Eğer arkadaşınla politika hakkında konuşmak istemiyorsan, bunu ona söyle. Bir sınır koy. Eğer bu konuşmaları daha sağlıklı hale getirmek için gereken çaba senin için buna değmez gibi geliyorsa, bunu ona itiraf et. Şunun gibi bir şey söyle: Örneğin “Seninle benim çok farklı politik görüşlerimiz var ve bunları seninle tartışmaktan keyif almadığımı fark ettim. Paylaştığımız kısa süre içinde bende uğraşmayı tercih etmeyeceğim kadar çok fazla farklı duygular ortaya çıkarıyor. Bunun yerine ikimizin de keyif aldığı şeylere odaklanabilir miyiz?” Eğer sınırı aşarsa, bunu ona hatırlatmak sana bağlı; “Dostum, politik mevzularla ilgili anlaşmamızı bozuyorsun. Lütfen anlaşmamıza sadık kalır mısın?”
Ancak, eğer daha tatmin edici bir şekilde politika konuşmak istiyorsan sana birkaç iyi haberim var. Aslında, bu GERÇEKTEN iyi bir haber: İnadım inat fikirlere sahip olanlarımızı bile etkilemek esasında mümkün! Sorun şu ki, çoğunun yaptığının tam tersini yapman gerekiyor. Dean Rusk’ın bir zamanlar dediği gibi “Diğer kişileri ikna etmenin en iyi yolu, kulaklarınızla bunu yapmaktır yani onları dinleyerek.” Araştırmanın gösterdiğine göre, diğer kişilere sadece fikirlerini söylemelerini değil fikirlerinin neden işe yaradığına dair detayları açıklamalarını isterseniz, daha az kesin olma eğilimdedirler. Bu yüzden aşağıdaki öneriler genel kanının aksine olsalar da insanları etkililer.
- Temel kurallarda anlaş. Bir dahaki sefere arkadaşın sözel bir köşe yazısına başladığı zaman eylemi bir anlığına durdur ve bazı temel kurallar iste. Örneğin, “Aslında bu konuda ne düşündüğünle ve neden öyle düşündüğünle çok ilgileniyorum. Ama bu diyaloğu benim için de işe yarayacak bir şekilde yaparsak iyi olur. Örneğin, seni duymak istiyorum. Sadece kendini tekrar eden bir inancı değil, savunduğun şeyin neden geçerli olduğuyla ve neden buna inandığınla ilgili birçok soru sormak istiyorum. Niyetim saldırgan olmak değil, anlamak. Bu senin için de uygun mu?” Eğer kabul ederse, ikinci temel kuralı ekle. “O halde dostum, bana da aynı fırsatı sunmanı bekliyorum. Eğer bu konuda bir fikrim varsa, bunu seninle paylaşma şansım olmasını istiyorum ve dilediğin kadar incelemene ve sorgulamana imkan sunacağım. Aksini dayatmak için benimle tartışmanı istemiyorum. Sadece düşüncemi anlayabilmek için bana sorular sormanı istiyorum. Eğer bu senin için uygunsa, ben her türlü varım. Eğer uymuyorsa, belki sadece birlikte kebap yemeye gitsek ve havadan sudan konuşsak daha iyi olur.” Eğer kabul ederse, onu (ve kendini) temel kurallara uymak noktasında sorumlu tut! Eğer o veya sen eleştirmeye başlarsanız veya diyalog yerine saldırırsanız, temel kurallara geri dönün.
- Meraklı ol. Canı gönülden meraklı. Konuşmaya, ilgili bir bilim insanı gibi yaklaşmaya çalış. Yargıları durdur ve işini şöyle çerçevelendir: “Makul, mantıklı ve düzgün bir insanın neden böyle düşündüğünü keşfet.” Yüzde doksan dokuzunda, önermeyi teyit edecek bir yanıt bulacaksın. İlla ki anlaşman gerekmeyecek. Mantığı kabullenmeyebilirsin. Diğer kişinin veri seçiminde hatalar görebilirsin. Ama her şey söylendiğinde ve yapıldığında, diğer kişinin geçmiş yaşam deneyimlerinin, yetişme tarzının, kaynaklarının, bağlantılarının, değerlerinin, vb. nasıl böyle düşünmesine yol açtığına dair muhtemelen bir saygı hissin olacak. Ve bundan dolayı da kendini zengin hissedeceksin. Konuşmayı politik rakipler olarak sonlandırsanız bile, muhtemelen saygı hissedeceksiniz.
- Değerleri fark et. Yol boyunca, farklılıklarınızın niyette değil stratejide olduğunu keşfedeceksiniz. Senin güvenliğe ulaşmaya çalıştığın yerde diğer kişinin özgürlüğe değer verdiğini keşfedeceksin. Sen kişisel sorumluluğa değer verirken, o şefkate değer veriyordur. O, fırsat için masayı yumruklarken sen, eşitlik için sesini yükseltiyorsundur. Ama eğer dikkatlice dinlersen, ikinizin de aynı iki değerle de ilgilendiğinizi keşfedersiniz. Bunlara nasıl ulaşılacağında ya da hangi sırayla olacağında ayrışıyorsunuz. Bu benzerliği fark edince, bunu öne çıkar. Bu, konuşmaya bir akışkanlık sağlayacak ve bir karşıt kişiyle bile yakınlığı pekiştirecektir.
- Doğruyu değil kendi doğrunu paylaş. Son olarak, alçak gönüllülüğü unutma. Senin fikirlerinin de muhtemelen tutarsızlıklarla, şüpheli verilerle ve ait olduğunu düşündüğün grup sadakatiyle dolu olduğunu unutma. “Gerçek şu ki” ya da “herkesin bildiği gibi” tarzında ifadeler yerine “inanıyorum ki” ya da “şu noktaya vardım” gibi ifadeler kullan.
Umarım bu fikirler, daha samimi bir anlaşmazlık için huzurlu bir yol bulmana yardımcı olur.
Sevgiler,
BaharDiyalog Becerilerini Geliştirmek Mi İstiyorsun? O halde En Yakın Tarihteki Crucial Conversations Eğitimine Katıl