Korona Virüsü Nedeniyle Otomasyon Hayatımıza Daha Erken Girebilir

Content Writer VANESSA BATES RAMIREZ
  • calendar
    YAYINLANMA TARİHİ 01.Ağu.2021 12:53:26
  • clock
    OKUMA SÜRESİ 12 minutes

Vanessa Bates Ramirez

March 19, 2020

By 

This article originally appeared on Singularity Hub, a publication of Singularity University.

Bir halk sağlığı krizinin ortasındayız. Hayat askıya alındı. Her zaman gittiğimiz mekânlar kapandı, sabırsızlıkla beklediğimiz etkinlikler iptal oldu, hatta kimilerimiz işlerini kaybetti veya kaybetme endişesiyle yaşıyor.

İlk bakışta pek öyle görünmese de her şerde bir hayır var; bu kriz, kimilerinin en kötü taraflarını ortaya çıkarırken (tuvalet kâğıdı stoklayanlar, sizden bahsediyorum), kimilerinin de en iyi taraflarını ortaya çıkarıyor. Karantina altındaki İtalyanlar hep birlikte şarkı söylüyor, İspanyollar birlikte spor yapıyor, bir girişimci kendi eliyle solunum cihazı yapıp YouTube’a koyuyor ve İtalya’da gönüllüler, virüs tedavisi için çok daha düşük bir maliyetle 3D yazıcıdan çıkma tıbbi vanalar üretiyor.

Gerçekten de, tür olarak hızla kötülüğün ta kendisine dönüşeceğimizi düşünmek yerine, insanlık için hâlâ bir ümit olduğuna inanmak istiyorsanız, bu örneklere bakmanız yeterli. Eminim başkaları da var. Ararsanız, bu krizde bol miktarda umut ve fırsat bulabilirsiniz.
KPMG teknoloji ve büyüme girişimleri müdür yardımcısı ve yeni teknolojiler alanında konuşmacı ve yazar Peter Xing de aynı fikirde. Xing, korona virüsü salgınının, otomasyonu artırmak ve ürün ve hizmetleri uzaktan teslim etmek için bize birçok fırsat sunduğunu düşünüyor. “Şu anda bardağın dolu tarafı, dijital dönüşüm ekosisteminin tomurcuklanması,” diyor.

Singularity University’nin COVID-19 sanal zirvesinde yaptığı düşündürücü konuşmada, Xing, salgının, yoğun bir biçimde otomatize bir topluma doğru gidişatımızı nasıl hızlandıracağını açıklayarak, geleceğin nasıl olabileceğine dair bir manzara tasvir etti.

Kıtlıkla Yüzleşmek

Herhalde marketteki boş rafları görmüşsünüzdür. Kâğıt ürünler bölümünde de olsanız, donuk gıdalar ya da taze meyve-sebze bölümünde de olsanız, bir tuhaflık olduğu gözünüze çarpmıştır: Raflar boş! İnsanların panikle stokladığı en garip şeylerden biri de tuvalet kâğıdı.

Xing, bu tuvalet kâğıdı kıtlığını bir tutsak ikilemi olarak tarif ediyor ve bu kıtlık sorununun tedarikle ilgili olmadığına, zihniyetimizle ilgili olduğuna dikkat çekiyor. “Bu bir tutsak ikilemi, çünkü şu anda hepimiz evimizde tutsağız ve stok yapmak ve yapmamak gibi iki seçeneğimiz var. Bunun sonuçlarıysa birbirimizle ne kadar işbirliği yaptığımıza bağlı,” diyor. “Ama bu sıfır toplamlı bir oyun.”

Xing, onca şeyin arasında neden can havliyle en çok tuvalet kâğıdının satın alındığına dair bir CNN makalesine atıfta bulunuyor (ben de bu durum karşısında fena halde hayrete düşmüş vaziyetteyim). Kim bilir, tuvalet kâğıdının üretim yöntemleri ve tedarik zinciri hakkında daha çok bilgi sahibi olsak belki de daha az panik yaşanırdı. Anlaşılan o ki, bu bir hayli otomatize bir süreç (şu National Geographic belgeselini izleyerek bu konuda daha fazla bilgi edinebilirsiniz) ve bu süreçte insana olan ihtiyaç bir hayli az (ne var ki günde yaklaşık 27.000 ağaca ihtiyaç var. O yüzden stoklamayı bırakın!).

Burada tedarik zincirindeki sınır, hammadde tarafında; sonsuza kadar bu denli çok ağaç kesemeyeceğimiz ortada. Fakat bugün marketlerden tepeleme doldurulmuş alışveriş arabalarıyla çıkarılıp arabaların bagajlarına ve arka koltuklarına istiflenen onca tuvalet kâğıdına rağmen, otomasyon sayesinde, marketlerde kısa vadede bir tuvalet kâğıdı kıtlığı olmayacak.

 

Herkes İçin Otomasyon

Şimdi bu otomasyon seviyesini hemen hemen her şeye uygulamak için elimizde geçerli bir sebep var.
Xing’e göre, halihazırdaki durum bizi bir yandan robotları ve otomatize sistemleri tahminimizden erken kullanmaya mecbur bırakırken, diğer yandan bize para tasarruf ettirecek ve bazı fırsatlar yaratacak. Buna örnek olarak “fast-casual” (hızlı-rahat) restoranları veriyor.

Gıda masraflarına ek olarak, yemek pişirmeye, alışveriş yapmaya ve yemeklerden sonra masayı temizleyip toplamaya ayrılan zamanı hesaba kattığınızda, şu anda ABD’de insanlar evde yemek yemeye, fast-casual restoranlara harcadıklarından çok daha fazla para harcıyor. Yatırım yönetimi şirketi ARK Invest’in yaptığı bir araştırmaya göre, tüm bu maliyetler dikkate alındığında, evde pişen öğünün tutarı $12.

Bu, köşe başındaki büfeden bir dürüm ya da sandviç kapmakla ya aynı para ya da ondan daha pahalı. Fast casual yemeklerin hazırlık sürecindeki tekrarlı ve düşük beceri seviyesi gerektiren işler otomatize oldukça, maliyetleri daha da düşerek, evde yemek pişirmeyi iyice anlamsız hale getirecek. (Ancak, bu tahminlerin dikkate almadığı bir şey var ki, o da evde yaptığınız yemeğe şekeri, yağı ve lezzeti artırıp sağlığı bozan malzemeleri boca etmeyeceğiniz için, evde yemenin genellikle sağlığınız için daha faydalı olduğu. Üstelik kimilerimiz de evde yemek yapmaktan ve yemekten benzersiz bir keyif alıyor).

Şu anda kimseye ve başkalarının dokunduğu hiçbir yere dokunmamamız, fakat yine de yemek yememiz gerektiği için, yemek hazırlama işini otomatize etmek cazip (hatta belki gerekli) geliyor. Eve yemek servisi yapan şirketlerin bazıları temassız teslimat seçeneği sunuyor; yani müşteriler, yemeğin kapılarının önüne bırakılmasını tercih edebiliyor.

Restoranlardaki otomasyonun haricinde, “Teslimatın da otomasyonu için bu iyi bir fırsat,” diyor Xing. Teslimat droneları, robotlar ve otonom kamyon ve kamyonetler burada devreye girebilir. Gerçekten de Çin’de salgın başladığından beri teslimat dronelarının kullanımı çok artmış.

Teslimattan söz etmişken, Amazon’da servis robotlarının sayısı istikrarlı bir şekilde artıyor; 2019’un sonu itibarıyla, şirketin istihdam ettiği insan sayısı yaklaşık 650.000 iken, kullandığı robot sayısı 200.000 civarında idi ve robot sayısı artarken maliyetler giderek düştü.


ARK Invest’in araştırmasına göre, otomasyon, önümüzdeki 5 yıl içinde ABD GSYH’sine $800 milyar, 15 yıl içindeyse $12 trilyon katabilir. Bu yörüngede, GSYH, otomasyon sayesinde, eskisinden yüzde 40 oranında daha fazla olacaktır.

Kendimizi Otomatize Etmek?

Tüm bunlar iyi hoş da, bu rakamlar ve yüzdeler sıradan tüketici, işçi ya da vatandaş için ne anlama geliyor?

“Otomasyonun faydaları ortalama vatandaşa yansımıyor,” diyor Xing, “otomasyonu yaratan şirketlerin hissedarlarına yansıyor.” İşte evrensel temel gelir ve evrensel sağlık gibi politikalar burada devreye giriyor; çok uzak olmayan bir gelecekte, otomasyonun faydalarını birkaç varlıklı kişinin elinden alıp genele dağıtan bunun gibi önlemlere doğru bir gidişat görebiliriz (seçim sonuçlarına bağlı olarak).

Ne var ki bu arada, bazı kişiler otomasyondan beklenmedik şekilde fayda sağlayabilir. Şu anda muhtemelen tarihteki en büyük uzaktan çalışma ve uzaktan eğitim deneyinin ortasındayız. Dijital olarak iletişim kurmamızı ve işbirliği yapmamızı sağlayan Slack, Zoom, Dropbox ve Gsuite gibi araçlar, 10 yıl önce mümkün olmayan bir uzaktan çalışma imkânı sağlıyor.

Bunlara ek olarak, diyor Xing, DataRobot ve H2O.ai gibi araçlar, yalnız veri bilimcilerinin ya da bilgisayar mühendislerinin değil, hemen herkesin makine öğrenmesi algoritmalarını kullanmasını sağlayarak yapay zekâyı demokratikleştiriyor. İnsanlar kendi işlerindeki tekrarlayan süreçlerin adımlarını kodluyor ve bilgisayarlar bu işleri üstlerine alıyor.

3D yazıcılar ucuzlayıp erişilebilir hale geldikçe ve yaygınlaştıkça, insanlar bu teknolojiyi kullanacakları başka uygulamalar buluyor (mesela, yukarıda sözünü ettiğimiz, korona virüsü tedavisinde kullanılan tıbbi vanayı ucuza üretmenin yolunu bulan İtalyanlar).

Buluşların Kaynağı

Daha otomatize bir topluma doğru bu gidişatın olumlu tarafları var: İçinde bulunduğumuz dönem gibi zamanlarda sağlığımızı korumamızı sağlıyor, ürün ve hizmetlerin fiyatını düşürüyor ve uzun vadede GSYH’yi artırıyor. Ancak otomasyona fazla yaslanarak, bir yandan da birbirimizden fiziksel, psikolojik ve duygusal olarak uzaklaştığımız bir geleceği mi hazırlıyoruz?


Şu an bir kriz var ve denize düşüp yılana sarılıyoruz. Evlerimize kapandık, sosyal mesafe kurallarına uyuyor, birbirimize dokunmamaya çalışıyoruz. Çoğumuz için bu gerçekten zor ve keyifsiz. Bu durum bir an önce bitsin diye bekliyoruz.
Ne olursa olsun bu pandemi muhtemelen, pek çok sektörde ve süreçte otomasyona geçişimizi hızlandıracak. Bu kriz süresince insanların uygulayacağı çözümler her şey normale döndüğünde bir anda ortadan kalkmayacak (ve kiminle konuştuğunuza bağlı olarak, hiçbir zaman kalkmaması da mümkün).

Fakat şunu unutmayalım. Yemeğimizi robotlar yapıp dronelar teslim etmeye, bilgisayarlar bizim yerimize veri girişi yapmaya ve epostalarımızı yanıtlamaya başladığında ve hepimizin evinde istediğimizi yapabileceğimiz 3D yazıcılar olduğunda bile hâlâ insan olacağız. İnsanlar birbirlerinin yakınlığını sever. Bir uygulama ekranından değil de, gerçekten birbirimizin yüzünü görmekten, sesini duymaktan, birbirimize dokunmaktan hoşlanırız.

Otomasyon bunu değiştiremez ve maliyetleri düşürmenin ve GSYH’yi artırmanın ötesinde, en büyük ve önemli sorumluluğumuz her zaman birbirimize özen göstermek olacak.

 

VANESSA BATES RAMIREZ

VANESSA BATES RAMIREZ İçerik Üreticisi

Subscribe to the Newsletter