İçten Bir Özür Nasıl Dilenir?

Content Writer Bahar Sen, Kurucu Ortak
  • calendar
    YAYINLANMA TARİHİ 09.Ara.2018 00:51:23
  • tag KATEGORİ Liderlik Gelişimi

  • clock
    OKUMA SÜRESİ 12 minutes

Sevgili Bahar,

Geçenlerde ailemden birini incitecek bir şey söyledim. Kısa süre sonra özür diledim fakat özrümü tam olarak kabul etmiş gibi gözükmüyor. İletişim kurmaya çalışsam da bana soğuk davranıyor. Sanıyorum söylediğim şey hâlâ canını sıkıyor. Ben üstüme düşeni yaptığımı ve artık özrü kabul etmenin onun bileceği iş olduğunu düşünüyorum. Sence bu olaya daha farklı yaklaşmalı mıyım?

İmza,
Özrü Kabul Edilmeyen


Sevgili Özrü Kabul Edilmeyen,

Durumu çok iyi anlıyorum. Son yıllarda içten dilenen özürler üzerinde araştırmalar yapıyorum ve bunları kendi hayatımda da bir alışkanlık haline getirmeye çalışıyorum. Seninle öğrendiklerimi paylaşayım. Umarım bunların sana yardımı dokunur.

ozur-dileme

 

  1. Üstünkörü bir şekilde özür dilemediğinden emin ol.Hemen herkes, hayatının bir noktasında kuru bir özür dilemiştir. Böyle özürlerin faydadan çok zararı olduğunu söylemeye gerek yok. Eğer aşağıdakilerden herhangi birini ya da benzerlerini söyleme alışkanlığın varsa, yapma.

 

  • Öyle anladığın için üzgünüm.
  • Üzgünüm ama bu benim hatam değil.
  • Olaylar böyle geliştiği için üzgünüm.
  • Kendimi kötü hissediyorum, ama eğer … olsaydı çok daha kötü olurdu.
  • Seni kırmak istemedim, ama durum . . .
  • Özür diledim ya. Bu konuyu neden bir türlü geride bırakamıyorsun?

 

  1. Kötü özrün nedeni öncelikle kendi motivasyonuna odaklanmaktır. Pek çoğumuz için özür dilemek, rencide ettiğimiz ya da kırdığımız tarafa kendini daha iyi hissettirmek için listede işaretlenmesi gereken bir kutucuktur. Ancak özrün gerekçesi buysa dilenen özür kuru bir özür olur ve işe yaramaz. Diğer kişinin bize gücenik kalmasını istemediğimiz için özür dilemiş oluruz. Benim de daha genç yaşlarda bu hataya düştüğüm zamanlar oldu. İnsanların beni sevmesi onaylaması ve başkalarıyla aramın “iyi” olması için ilişkimizi bu “iyi” hale hızla geri döndürecek şekilde davrandım. Ama açıklamama kulak verirsen buradaki motivasyonumum aslında BANA kendimi iyi ve kabul görmüş hissettirmek olduğunu görebilirsin. Yani özrü aslında karşımdaki için değil kendi motivasyonum için diledim. Senin özrün seninle mi ilgili, yoksa karşındaki kişiyle mi? İlişkinin bütünüyle mi, yoksa sana ait olan kısmıyla mı?

 

  1. Asıl Konu “Özür dilerim” demek değil.” Gerçek şu ki, Karşılıklı Saygı herhangi bir biçimde ihlal edildiği an bir özre ihtiyaç vardır. Kasten ya da kazara, bir arkadaşının, iş arkadaşının, akrabanın ya da hayat arkadaşının kendini dışlanmış, gücenmiş ya da saygısızlığa uğramış hissetmesine yol açtın. Bu gerçeklik bana çok yardımı olan bir düşünce şekli kazandırdı 

Özür dilemek “Üzgünüm” veya “Benim hatam” demekten ötedir. Yitirilen saygıyı yerine koymaktır.

Bu ne demek? Hiçbir evi restore ettin mi ya da televizyonda bir ev restorasyonu izledin mi? Restorasyon zaman ve ayrıntılara dikkat gerektirir. Birini kırdığın zaman kendisini saygısızlığa uğramış hisseder. O saygıyı yerine koymak gerekir. Saygıyı her tuğlayı tek tek yerine koyarak yeniden inşa etmen gerekir. Bu da kimi zaman karşındaki kişinin iyileşmesi için ona zaman tanımak demektir. Senin değiştiğini görmesi için ona zaman tanı (yalnız sözcüklerinle değil, davranışlarınla da). Merhum Stephen Covey şöyle demiştir: “Davranışlarınla girdiğin durumdan konuşarak çıkamazsın.”

 

  1. Her şey kırdığın kişi ile alakalı. Crucial Conversations  eğitimlerinde gruplarla çalışırken hep “Bir özrü iyi bir özür yapan nedir?” diye sorarım. Grup üyeleri derhal ve ağız birliği yapmışçasına “İçtenlik” der. Sonra “Özrün içten olup olmadığına kim karar verir?” diye sorarım. Bu defa yanıt o kadar hızlı gelmez. Öğrenciler tereddütle “Özür dilenen kişi, herhalde,” derler. Karşınızdaki kişi durumu anlamış olduğunuza dair kanıt duymayı ve görmeyi bekler. Saygının nasıl ihlal edildiğini anladığınızı bilmek isterler. Aşağıdaki ipuçlarından hangisi senin durumuna daha uygun düşer, emin değilim; ama işte benden sana birkaç fikir:

 

  • Sorumluluğu üstlen- kabahati duruma yükleme. Her şeyden önemlisi, dargın ya da kırgın olan tarafı suçlama (“Bana gücenmeyi seçtiğin için üzgünüm.”)
  • Neden olduğun hasarı azımsamaya çalışmadan kabul et.
  • Kendi davranışını ayıplamaya hazır ol. Kendi değerlerine uygun davranmadığını kabul et. (Örnek; genellikle hoşgörülü ve yüksek toleranslı bir insansan, bir olay karşısında düşük tolerans gösterip karşındakini kırdıysan değerlerine uygun davranmamış olduğunu kabullen)
  • Hak ettiğin bir ceza varsa bunu kabul et; sebep olduğun üzüntü kadar -veya ondan daha büyük- bir fedakârlık ile durumu telafi et. (Yara bantı yaranın boyunda ya da ondan daha büyük olmalı.)
  • Gelecekte aynı kusuru tekrar işlemekten kaçınacağını karşındakine taahhüt et. Daha doğrusu, aynı kusuru tekrarlamaya yakın hareketlerden dahi kaçınacağına söz ver.
  • Bağışlanmayı bekleme ve talep etme. Senin amacın, darılan kişinin değerlerini ve mağduriyetini anladığını göstermek, kendi kusurlu davranışı kınamak ve bir daha tekrarlamamak.

Umarım daha incelikli bir biçimde özür dilemenin önemini görüyorsundur. Nihayetinde dilediğin özür, bunu bilinçli bir biçimde yaptığını göstermeli.

İmza,
Bahar

Bu becerileri geliştirmek mi istiyorsun? Yakınındaki Crucial Conversations eğitimlerinden birine katıl.

Eğitim Hakkında Bilgi Al

Bahar Sen, Kurucu Ortak

Bahar Sen, Kurucu Ortak İçerik Üreticisi

Subscribe to the Newsletter