Bir yönetici olarak işinize bağlı olmanız, çalışanların işine bağlı olması ile aynı şey değildir. Tabii ki hepimiz farklı etmenlerle ve farklı derecelerde işimize bağlıyız.
Sizin de bir yönetici olarak kişisel bağlılığınızı sağlayan temel güçler, ekibinizin bağlılığını sağlayanlarla benzerdir. Ancak işine bağlı bir yönetici, işine bağlı bir çalışandan çok daha fazlasıdır: Yöneticinin işine bağlı olması ya da olmaması, hafife alınacak, basit bir şey değildir.
Çoğu yönetici için, çalışan bağlılığı: senden istediğim şeyleri istediğim gibi yapıyorsan, buna uyuyorsan o zaman işine bağlısındır. Tebrikler!... Ancak doğru değil. İşine bağlı bir yönetici, çalışanların bağlı olması için gerçek ya da algılanan mobing, ayrıcalıklardan mahrum etme, işten çıkarma, vb. gibi baskılar uygulamaz. Çalışanlar işlerine bağlı olmayı seçerler; “İşine bağlı olmaya zorlanamazlar”.
İlgili Blogumuzu Okuyun: İşine Bağlı Bir İşgücü Oluşturmanın Formülü
İşine bağlı yönetici, çalışanların işlerine bağlı olmayı seçmeleri için onları teşvik edecek koşulları yerine getirmekle sorumludur. Çalışan Bağlılığının püf noktaları olan Anlam, Otonomi, Büyüme, Etki ve Aidiyet, öncelikle bireysel olarak çalışanın sorumluluğundadır. Diğer bir deyişle çalışanlar, işlerinde anlam, otonomi, büyüme, etki ve aidiyet buldukları için işlerine bağlı olmayı seçerler. Fakat aynı zamanda, bir yönetici de, çalışanın işine bağlı olmayı seçmesini sağlayacak ortamın oluşmasından sorumludur.
İşine bağlı yöneticiler, kendilerinin de işlerine ve iş yeri kültürüne bağlılığını sağlayan koşulları yaratarak, astları için bağlılığa uygun ortamı oluştururlar. Sonra da çalışanlarının tutkularına, ilgilerine ve ihtiyaçlarına dair bildiklerine dayanarak, çalışanların kendilerine özgü şekilde işlerine bağlı olma yollarını bulmaları için onları cesaretlendirirler. İşlerine bağlı olmayan yöneticiler ise, ya çalışanlarını motive eden şeyi bilmezler ya da basitçe umursamazlar. Otorite, tehdit ve baskı ile yönetim uygularlar.
İlgili Blogumuzu Okuyun: Kuruluşunuzda Çalışan Bağlılığı Yoluna Taş Koyan Yöneticiler Var mı?
Endüstriyel psikolojide Pygmalion Etkisi denilen bir prensip vardır. Buna göre, yönetici çalışanlarına gösterdiği tavır, davranışları ve onlardan beklentileri, çalışanın davranışını ve performansı belirler, öngörür. Kısacası, eğer bir yönetici olarak bir çalışanın performansına dair yüksek beklentiler kurarsanız ve bu beklentileri olumlayan bir şekilde iletirseniz. (“Bunu yapabileceğinize güvenim sonsuz”), çalışanın sizin beklentinize uygun performans göstermesi olasıdır.
Bir tane daha örnek vermek gerekirse: Adını Yüzüklerin Efendisi’ndeki karakterden değil de Yahudi kültüründeki mistik yaratıktan alan Golem etkisi. Golem Etkisi, Pygmalion etkisinin tam zıttıdır. Kendi kendini gerçekleştiren kehanetin negatif yanıdır. İşine bağlı olmayan yönetici, doğal olarak çalışanlarından daha az performans bekler ya da işlerinde başarısız olmalarını bekler ve ekip de bu düşük beklentilerin seviyesinde çalışır.
Her iki durumda da yani Pygmalion veya Golem’de, yöneticinin beklentileri, çoğunlukla doğrudan kendi çalışan bağlılığı seviyesinden gelir. Eğer bir yönetici iş yerinde tamamen bağlıysa, ekibin neleri yapabileceğine dair pozitif bir bakış açısının olması ve bu inancını güçlendirici ve cesaretlendirici bir şekilde iletmesi olasıdır. Bağlı olmayan, kuruluştan memnun olmayan ve işlerine karşı ilgisiz olan yöneticiler, kendi umursamazlıkları, olumsuzlukları ve işin önemli olmadığına dair inançları ile ekiplerini zehirlerler. Ekibin performansı da bunu yansıtır.
O yüzden sevgili yöneticiler, eğer ekibiniz işine bağlı değilse (ya da bağlıysa) bir aynaya bakın. Buradaki benzerlik şans eseri değildir.
Liderlerinizin ne derece bağlılık yarattıklarını öğrenmek ister misiniz? Aşağıdaki Bağlılık Yaratan Lider Değerlendirmesi Rehberini indirin. Bu konudaki görüşlerinizi iletmek ve daha fazla bilgi almak için sorularınızı aşağıdaki yorumlar bölümüne yazabilirsiniz.
BAĞLILIK YARATAN LİDER DEĞERLENDİRMESİ