The Success Programme Blog

Sürekli Saygısızlık Yapan Kişilerle Nasıl Başa Çıkılır?

Written by Bahar Sen, Kurucu Ortak | 17.Kas.2020 09:22:06

Saygı, iş ve özel hayatta tüm insan ilişkilerinde olmazsa olmaz bir unsur. Bazen karşılaştığımız küçük ya da nadir saygısızlıkları görmezden geliriz. Bir defalık oldu, bir daha olmaz diye düşünürüz. Sonra tekrar tekrar olduğunda, rahatsızlığımız artar ama bu defa da duruma nasıl müdahale edeceğimizi kestiremeyiz. Bu tip kritik konuşmaları yapmak bazı ilave beceriler gerektirir. Çoğu kişi bu becerilere sahip olmadığı için, saygısızlık karşısında iki tarz tepki verir. Ya susar ve içine kapanır, o ilişkiden ve kurumdan giderek uzaklaşır ya da patlar, agresifleşir, kavga eder. Bana bu konuda gelen bir yardım talebine verdiğim cevabı aşağıda sizinle paylaşıyorum. Yazıda bazı ipuçlarını bulabilirsiniz. Kritik Konuşma becerileri elbette bunlarla sınırlı değil, ancak buradaki bazı önemli ipuçları işinize yarayacaktır.

Sevgili Bahar Hanım,

Cevabını bulmayı çok istediğim bir soru var. Eğer birisi diyaloglarınızda saygıyı defalarca ihlal ediyorsa ne yapılır? Bir meslektaşımla hep aynı döngüde kalıyoruz: Konuşmalarında sürekli saygısızlık hissediyorum ve "çığlık atma" noktasına geliyorum ama sonra konunun uzamaması ya da başka noktalara gitmemesi adına genelde susmayı tercih ediyorum. Sessizliğe bürünüyorum ve bu durumda sıkıştım kaldım. Lütfen bana bir ipucu verin, önemli bir konuşma yapmaya başladığınızda, diğer kişi her defasında size saygısızlık ediyorsa ne yaparsınız?

İmza,

Saygı Arayan

Sevgili Saygı Arayan,

Emin olun, saygısızlık döngüsünden rahatsız olan tek kişi siz değilsiniz. Tanımladığınız "döngü" ilk başta genellikle daha küçük saygısızlıklarla ya da nadiren, aralıklı olarak ortaya çıktığı için, insanların eğilimi başlangıçta buna tolerans göstermektir. Kendinize "Sadece bir kez oldu, muhtemelen de bir daha olmayacak, şimdi konuşmak çok da anlamlı değil" dersiniz. Ta ki bir daha olana kadar! ve sonra artık hep bu şekilde devam eder, kendinizi o noktada takılıp kalmış hissedersiniz. Çok iyi bildiğiniz gibi, tekrarlanan saygı ihlalleri, biz saygıyı korumaya ya da yeniden kazanmaya çalışırken diyaloğun durmasına neden olur.

Ancak bu ilk belirtiyi yani diyaloğun duraksadığını fark edenler için umut var: İnsanlar, kendilerini güvende hissetmediklerinde diyaloğa geçmezler. Bu, duruma ve ne kadar güce sahip olduğunuza bakılmaksızın geçerlidir. Kendinizi bir konu hakkında güvende hissetmediğinizde, istediğiniz sonucu elde etmek için gücünüzü kullanmanın yollarını ararsınız. Sizin sessizliğiniz de, aslında kendinizi güvende hissetmediğiniz bir durumu kontrol etme girişiminiz. Ancak ortamı güvenli hale getirebilirseniz, hemen hemen herkesle, hemen hemen her şey hakkında konuşabilirsiniz. Bu da umut olduğu anlamına gelir.

Bir sohbette kendini güvende hissetmek, ortak amacı hissetmenin bir yan ürünüdür. Diğer bir deyişle; Seninle ortak amaçlarımız, ortak hedeflerimiz ve ortak ilgi alanlarımız olduğuna inanıyorsam, diyaloğa girerim. Öte yanda, bana saygı duyduğunu hissettiğimde, çok kritik bir hale bile gelse, diyaloğa devam etmeye hazırım. Yani anlaşmazlıklarla karşılaşıldığında, diyaloğu sürdürmek için 2 koşul gereklidir.

Siz sorunuzda saygısızlığa odaklanmışsınız, diyaloğun devam etmesi için bu kişiyle aranızda ortak amaç olması da diğer bir önemli etmendir. Bu 2 koşul birbirinden farklı olmasına rağmen birbiriyle çok yakından bağlantılıdır. Biri üzerinde çalışırken, aynı zamanda diğeri üzerinde çalışmış olursunuz. Yani, karşınızdakiyle ortak amacınızı belirlediğinizde, bu diğer kişiye duyduğunuz saygı duygusunu güçlendirir. Öte yanda aranızda karşılıklı olarak saygı olduğunda, bu da ortak bir amaç duygusunu güçlendirir. Elbette ortak bir amacın belirlenmesi saygısızlık sorunlarını bütünüyle çözmez, ancak işe başlamak ​​için iyi bir noktadır. Bunu bir örnekle açıklayayım;

 

Bir zamanlar Esra adında minyon ve oldukça zeki bir analistle tanıştım. Şirkette ona "rakamların kraliçesi" diyorlardı, herhangi bir veri grubunu ele aldığında, çok hızlı şekilde analiz edip, kolayca anlaşılır halde özet bir bilgiye dönüştürebiliyordu. Sayılara olan ilgisinini çok genç yaşlarda keşfettiğinden, üniversite eğitimini de istatistik konusunda yapmış, ardından da bu merakını doyurmak için bol miktarda analiz yapabileceği bir kuruluşta çalışmaya başlamıştı. Bulunduğu ekibe, verilerin hızlı ve anlaşılır bir biçimde özetlenmesini çok seven, Fırat isminde bir yönetici liderlik ediyordu. Fırat oldukça iri yarı bir adamdı. Size şöyle tarif edeyim, ekipten birinin önünde durduğunda, güneşi kapatıp gölge yapacak kadar iri cüsseliydi.  Fırat heybetli olduğunu gayet iyi bildiğinden, bazen bedeninin bu avantajını  işleri halletmek için de kullanıyordu (Ama sadece gerekli olduğunda). Esra da bunu çok iyi biliyordu. Herkesin "Fırat tarzı" dediği şeyi hem görmüş hem de kendisi deneyimlemişti. Durumun ekibi ve daha da önemlisi kendisi için giderek büyük bir sorun haline geldiğini fark ediyordu. Bir gün Fırat açık ofis alanına geldi. Esra, neredesin?" diye bağırmaya başladı. Tüm ekip kendilerini kübik odacıklarına atıp, ortadan kayboldu ve adeta Fırat'ın dosdoğru Esra'nın odasına gitmesi için bir yol açtılar. Fırat çok uzaktan azara başladı ve Esra'nın masasına geldiğinde elindeki kağıdı masaya fırlattı. ''Rakamlar yanlış! Bu rakamlar yanlışsa, her şey yanlış demektir! " O andaki durum pek sıra dışı değildi, çünkü problem çözerken Fırat sürekli saygısız davranıyordu. Yalnız burada şuna dikkat edin lütfen; Fırat ve Esra'nın amacı ortak; bir veri grubunu anlaşılır şekilde özetlemek! Ancak Fırat'ın saygısız yaklaşımı, onu diğer kişilerle zıt amaçlara doğru yöneltti. (Amaç ve saygının karşılıklı etkileşimine dikkat edin.) 

Fırat o günkü sorunu kendi yöntemiyle çözmeye doğru meylederken, Esra bu kez Fırat'ı duraklatmak için yeni bir yol denedi ve elini kaldırarak; "Fırat, bu sayıların doğru olmasını mı istiyorsun?" diye sordu. (Burada ortak amaca geri döndüğüne dikkat edin.) Fırat "Elbette, tabii ki sayıların doğru olmasını istiyorum!" dedi. Esra orada durmadı. Ortak amacı işaret etmenin ötesinde, karşılıklı saygıyı da yeniden inşa etmesi gerektiğini biliyordu. "Ben de öyle, ama benimle konuşma biçimin, bana bu rakamları düzeltmeyi istiyormuşsun gibi hissettirmiyor.  Bunu duyunca Fırat durdu, bir adım geri çekildi ve ona baktı. Esra, sorunun ne olduğunu daha iyi anlamak için birkaç soru sordu, hatayı belirledi ve düzeltmek için bir plan yaptı.

Esra'nın yaklaşımını etkili kılan şey, gerçek sorunu dile getirip, sınırlarını çerçevelemek için ortak amacı kullanmasıydı. Ortadaki gerçek sorun, rakamlar değil, ona nasıl davranıldığıydı. Yaşadığı saygı eksikliğini, tartışılabilir hale getirdi. Esra, Fırat ile yeni bir iletişim modeli başlattı. Fırat, amacına ulaşmak için bağırmasına ve patlamasına gerek olmadığını öğrendi. Bu olay tüm ekip için yeni bir başlangıç ​​noktası oldu.

Arkadaşınızla saygı hakkında konuşurken, sorunun sınırları çizmek için karşınızdakiyle ortak amaç oluşturmayı deneyin. Bu mutlaka kolay olmayacaktır. Çalışma arkadaşınızın sizinle kurduğu diyaloğu değiştirmesi zaman alabilir. Tüm uğraşlarınıza rağmen bir değişiklik olmadığını ve bunu yapamayacağını fark ederseniz, o kişiyle nasıl ve ne zaman etkileşimde bulunacağınız gibi ilişkinizin bazı parametrelerini değiştirmeniz gerekebilir. Unutmayın, eğer bu bahsettiğiniz kişi bir iş arkadaşınız ise ve siz konuşmayı denemenize rağmen karşı taraf inatla saygısızlığa devam ediyorsa,  size yardım etmesi için her zaman İnsan Kaynakları bölümünden bir kişi ile görüşebilirsin. Son olarak, abartılı durumlarda, kendinizi bu kişiden uzaklaştırmayı düşünmeniz de gerekebilir.

Sevgiler,

Bahar Şen

İlginizi Çekebilecek Diğer Bloglar:

Saygıdeğer Olmayan Bir Yöneticiye Saygı Duyulabilir Mi?

İçten Bir Özür Nasıl Dilenir?

Takımların Stres Altında İletişim Tarzları

Negatif İş Ortamlarını Dönüştürmenin 4 Yolu

Yöneticinizle Kritik Bir Konuşma Nasıl Yapılır?