Merhaba ben; Bahar Şen.
Merhaba ben; Aykan Raşitoğlu.
Böyle Gitmez Podcast serimizin 23. yayınına hoş geldiniz. Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.
Misyon
Aykan>Bu Podcastimizde; çalışanların, yöneticilerin, tedarikçilerin, şirketlerin yani işverenlerin kabul edilemez davranışları ve yaklaşımları sonucu, kurumsal hayatta oluşan depresyonu ele alıyor ve artık böyle gitmez diyoruz. Sadece böyle gitmez demiyoruz aynı zamanda her hafta çözüm yollarını sizlere aktarıyoruz.
Geçtiğimiz Haftanın Özeti
Aykan>Bir önceki bölümde, yöneticilerle yapılması gereken ama bir türlü yapılamayan konuşmalardan bahsetmiştik. Yöneticilerle yapılamayan konuşmalara artık böyle gitmez dedik ve kritik konular hakkında, bir yöneticiyle saygıyı ihlal etmeden, samimi ve açık şekilde nasıl konuşulabileceğinin ipuçlarını verdik. O yayın Itunes’da, Spotify’da, Soundcloud’da, Patreon’da yerini aldı. Yayının ardından gelen tüm yorumlarınız için teşekkür ederiz. Geçen hafta yurtdışında bir kongreye katıldık bu yüzden Podcast 1 hafta sekteye uğradı. Bahar dinleyicilerimizle bu hafta ne hakkında konuşacağız?
Bu haftanın Konusu
Bahar>Bu hafta bambaşka bir konuya değinelim istedik, çok sık duyduğumuz bir konudan X, Y, Z kuşağı palavrasından bahsedeceğiz. Evet işyerlerinde insanlar arasında davranışsal farklılıklar ve bunlardan kaynaklanan problemler var ama bunları yaşlara göre kategorize etmenin neden yanlış olduğunu ve var olan farklılıkların gerçek sebebini, bunların nasıl aşılabileceğini ele alacağız.
Aykan>Evet doğum yıllarına göre yapılan böyle bir kuşak ya da jenerasyon tanımlaması var. Çoğu dinleyicimiz bunlar hakkında nutuk atanlara şahit olmuştur. Baby Boomers, X kuşağı, Y kuşağı, Z kuşağı gibi. Evet işyerlerinde kişiler birbirleriyle problemler yaşayabiliyor. Farklı yaklaşımlar, hayata karşı duruşların çok değişik olması gibi nedenlerle bir çok sorun yaşanabiliyor. Bu da işyerlerinde verimsizliğe, moralsizliğe yol açıyor. Bence en önemli hasar da insanlar bu çatışmalar yüzünden işe küsüp, yaptıkları işte gerçek potansiyellerini kullanmıyorlar. Bu da hem şirketlere ama hem de bireylere zarar veriyor. Ama bunun ne kadarı farklı kuşaklardan olmakla ilgili ki?
Bahar>Konu üzerinde daha fazla konuşmadan önce net bir tanımlama yapsak iyi olabilir.
Aykan>Kimlere ne isim veriliyor ve bu kuşakların hangi temel özellikleri olduğu öne sürülüyor? Bu konuda dinleyicilerimize bir özet yapabilir misin?
Bahar>Elbette, Baby Boomers, 2. Dünya savaşından sonra 1940-1959 yılları arasında dünyaya gelen nesile verilen ad. Bu nesli en iyi tarif eden şeylerin, savaş sonrası çeşitli konularda kıtlık ve zorluk çektikleri için tasarruf etme ve ideolojileri için mücadele etme olduğu iddia ediliyor.
Bahar>Benim ve senin de dahil olduğum X kuşağındakiler 1960–1979 yıları arasında doğanlar olanlar tanımlanıyor. Onlar için en belirgin isteğin statü isteği olduğu söyleniyor ve bunun için de daha materyalist, rekabetçi ve çalışkan bir nesil olarak etiketleri var.
Aykan>Peki Baby Boomers kuşağı anne ve babalarından ne öğrendi?
Bahar>Düşünün ki kıtlıktan çıkmış bir anne baba çok zor günlerden geçmiş. Dünya daha iyiye doğru gidiyor ve yetiştirdikleri çocukların beyinlerini bununla yıkıyorlar. Bu kıtlıklar her an tekrar olabilir onun için kendi ayaklarının üzerinde durmalısın, çok iyi eğitim almalısın vs. diye. İster istemez çocuklarını böyle bir şeye sevk ediyorlar. Bu yaşlarda olan çoğu kişi iyi bir eğitim almanın bu dünyadaki en önemli olayı olduğunu düşünmüş olabilir.
Aykan>Gelelim Y kuşağına;
Bahar>1980–1994 arasında doğan bazen Y kuşağı bazen milenn yıllar olarak isimlendirilen grup ise globalleşmenin ortasında doğan çocuklar. Onların zamanında ekonomi daha stabil bir halde olduğundan zaten çalışkan olan anne babaların elinde daha iyi şartlarda büyüdükleri, o yüzden de daha bir kendine odaklı daha fazla deneyim yaşamak isteyen bir nesil oldukları söyleniyor… Hep sorguladıklarından şikayet ediliyor. Hatta İngilizcede neden kelimesi de why diye okunur. Y kuşağı da sürekli neden sorusunu soran bir nesil olarak anlatılıyor.
Aykan>Özellikle Türkiye’de otorite olarak konuşanlar var. Biz genellikle bir şey paylaştığımızda araştırma temelli paylaşıyoruz. Burada da bir araştırmadan bahsediyoruz. Araştırmalar dan bahsetmek çok pahalı olan şeyler. Her ne kadar istatistik bir çalışma olsa da kapsamlı şekilde konuşmak için elinizde çok iyi verilerin olması gerekiyor. Türkiye’de böyle bir şey yok. Olduğunu iddia eden olursa özür dilerim. Yurt dışına bakıldığında ufak ufak çalışmalar yapılıyor, bunların çoğu da danışmanlık şirketlerinin öne sürdüğü şeyler. Bunların arkasında ben herhangi bir şekilde kanıtlanmış bir veriye rastlamadık. Çürütülmeye çok müsait şeyler. O yüzden de bunlara pazarlama kampanyası diyoruz.
Bahar> İş ortağımız Steven Reiss yaptığı araştırmalarda X, Y, Z kuşak farkının hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını söylüyor.
Aykan>Peki Z kuşağı dediğimizde neyi kastediyorlar?
Bahar>1995 - 2010 yılları arasında doğan Z jenerasyonu internet çağında dünyaya geldiler. Bu nesil doğdukları andan itibaren teknoloji ile içi içeydiler. Bu yüzden diğer nesillere göre çok farklı ve geniş bir sosyal çevreleri oldu. Onlar dijital bir ırktan geliyorlar.Bu yüzden de diyaloğa daha fazla açık oldukları bireysel ve toplumsal olarak doğruyu aradıkları ve bunun mücadelesini veren bir nesil oldukları söyleniyor. Otantiklik aradıkları için de daha özgürlük ve açıklık talep eden bir grup olarak biliniyor.
Aykan>Evet bu tanımlar güzel ama insanların doğum yıllarına göre genetik ve karakteristik özellikleri mi değişti? İnsan hala insan. 1940’ta da temel ihtiyaçlara sahip olanlar, 2010’da olanlarla aynı temel ihtiyaçlara sahip olması gerekir. Tabii ki evrim denilen bir şey olsa de bu binlerce yıl içerisinde küçük adımlar halinde oluyor. 60-70 yılda aniden değişmedik diye düşünüyorum. Öyle değil mi?
Bahar>Hayır aslında genetik olarak değişmedik. İnsan olarak temel ihtiyaçlarımız aynı, sadece davranışlarımız değişti. İşin özü burda. Nesiller arası davranış farklılıkları gözlemliyoruz ama bu davranış farklılıkları semptom olarak nitelendirilebilir. İşin özü içerdeki arzular, görünür kısmı ise davranışlar. İş ortağımız Steven Reiss’de bu konuda dünyadaki bilimsel araştırmayı yapan ilk kişidir. Steven Reiss dünyada 5 kıtada binlerce insanla yaptığı araştırmaların sonunda bilimsel olarak kanıtladığı şey; insan temel ihtiyaçları, temel arzuları her yerde aynı yani yaş, ırk, dil, din, cinsiyet fark etmeksizin hepimiz 16 temel ihtiyaca sahibiz. Bizi birbirimizden farklı kılan şeyler ise bu ihtiyaçların hangisine ne kadar fazla ihtiyaç duyduğumuz. Porsiyon gibi de düşünülebilir.
Aykan>Dinleyicilerimiz 16 temel arzuyu successprogramme.com’dan indirebilirler.
16 Temel Arzu:
1-Onaylanma
2-Güzellik
3-Merak
4-Yemek yeme
5-Aile
6-Onur
7-İdealizm
8-Bağımsızlık
9-Düzen
10-Fiziksel aktivite
11-Güç
12-Biriktirme
13-Sosyal temas
14-Sosyal konum
15-Huzur
16-İntikam
Yukarıda söylediğimiz bu 16 temel arzu hepimizde var.Bu motivler dediğimiz temel ihtiyaçlarımız bize genlerimizle geliyor. Aynı aileden gelenler ya da aynı yörede yaşayanlar, aynı ülkede yaşayanların benzer özellikler taşıması son derece normal bir şey. Yaygın olarak ırkta genetik olarak tekrarlayan bir durum. Davranışa gelecek olursak davranış dediğimiz şey bu ihtiyacı gidermek olarak yapılan bir şey.
Bahar>Örneğin; onaylanma ihtiyacı hata yapmaktan sakınma arzusudur. Eleştiri yapılmasını istemedikleri için bütün davranışları eleştiriyi almamak üzerine oluşturulur. Eğer bir kişinin kendisini çok şiddetli savunduğunu görürseniz büyük ihtimalle onaylanma ihtiyacı yüksek bir kişidir.
Aykan>Onaylanma ihtiyacı olan bir kişi 1940’larda doğan bir kişide de olabilir. Bugün sizin yanınızda çalışan 25 yaşında birisinde de olabilir. Onaylanma ihtiyacı yüksek olmayan birisi eleştiriye karşı hassas olmayan, eleştiri kabul edebilen daha özgüvenli kişiler 1980 ya da 1970’lerde olabilir. Fakat o günün iş çerçevesinde fazla özgüvenli olmayı tercih etmeyebilir ya da bulunduğu ortam müsade etmiyor olabilir. Bu o kişilerin o dönemde onaylanma ihtiyacının yüksek olduğu anlamına gelmez. X, Y, Z kuşaklarına neden palavra diyoruz; insanların genetiksel olarak değiştiğini herkesin başka özelliklere sahip olduğunuzu söylediğinizde bilimsel olarak zırvalıyorsunuz.
Aykan>O zaman hedefler ve değerler mi değişti yıllar içerisinde?
Bahar>Aslında hayır. Konuyu biraz uzatıyor gibi anlaşılabilirim ama aslında özüne inmeye çalışıyorum. Prof. Steven Reiss’e göre insanların temel arzuları, yani içsel değerleri 16 adet. Ve bunlar genlerle geliyor. Aynen fiziksel görünümümüz gibi. Bize atalarımızdan geçiyor. O yüzden de aynı aileden, aynı ırktan, aynı bölgeden gelen insanlar birbirlerine hem fiziksel hem de karakteristik anlamda benzerlikler gösteriyorlar. Steven Reiss’in teorisine göre bu temel arzular 12 yaşına kadar bir miktar ince ayara tabi, ondan sonra ise hiç değişmiyor. Yani 12 yaşındaki siz kimseniz 75 yaşında da o kişisiniz aslında.
Bahar>Bu temel arzulara motiveler diyoruz. Yani o kişiyi mutlu, tatmin kılan içsel arzular.
Bahar>Konumuza dönecek olursam senin de dediğin gibi insan 1940’lı yıllarda da aynı içsel temel arzulara sahipti, şimdi de aynı.
Aykan>Biraz önce de belirttiğim gibi davranışlarımız aslında motivelerimizi doyurma şekillerimiz. Yani 1980’li yıllarda da bir kişinin statü ihtiyacı motivi vardı ama o yıllarda bunu daha iyi bir eğitim alarak, daha iyi bir mevkiye gelerek tatmin etmeye çalışıyordu. Günümüzde bir gencin statüsü sosyal medyada ne kadar takip edildiği, ne kadar insanın hayatında Influencer olduğu ile ölçülüyor. Yani temeldeki arzu aynı ama doyurma şekli farklı.
Aykan>Peki ne değişti de nesiller arasında bu kadar belirgin davranış farklılıkları oluştu?
Bahar>Biraz önce saydığım kuşaklara özel davranışlara insanları iten onları tetikleyen şeye doğru inersek, sanırım bu sorunun cevabına daha rahat ulaşırız. Ünlü Psikoloji Profesörü Steven Reiss şöyle diyor; Eğer bir insanın davranışlarını anlamak istiyorsanız, onun sahip olduğu değerleri ve neyi başarmak istediğini belirlemeniz gerekir. Bu ayrıca, onların işte, evde, okulda nasıl davranacağını kestirmenin en iyi yoludur.
Kapanış
Aykan>Evet bugünkü Podcastimizin sonuna geldik. Bu haftalık ve şimdilik bu kadar.
Aykan> 16 motivasyona dair dokümanı web sitemizden yani successprogramme.com Kaynaklar bölümünden indirebilirsiniz.
Aykan>Bu yayın güzelmiş, acaba ben nasıl katkıda bulunabilirim diyenler patreon.com üzerinden bize küçük katkılarını iletebilir. Patreon patron kelimesindeki r ile o arasına bir e harfi ekliyorsunuz, slash böyle gitmez yazıyorsunuz ve oradan bize nasıl katkı iletebileceğinizi görüyorsunuz.
Aykan>Yok böyle güzel ben sadece dinleyeceğim diyenler bu yayını Itunes üzerinden, Spotify üzerinden, Soundcloud üzerinden takip edebilirler.
Ayrıca geri bildirimde ve önerilerde bulunmak isteyenler için bize ulaşabileceğiniz kanallar;
Whatsapp numaramız,
0533 608 79 79
E-mail adresimiz artik@böylegitmezz.com
LinkedIn, Youtube, Facebook, Twitter ve Instagram üzerinden Success Programme hesaplarımızı takip edebilirsiniz.
Ve elbette,
Bahar Şen,
Aykan Raşitoğlu’nun
LinkedIn hesaplarından da bizlere ulaşabilirsiniz.