Bu, Ray Kurzweil’in The Singularity Is Near adlı kitabındaki temel fikirleri inceleyen dört yazılık bir dizinin ilk yazısı. Diğerlerini de okumayı unutmayın:
“Bu kitabın temel fikirleriyle ilgili en yaygın itiraz, üstel eğilimlerin, tüm üstel eğilimler gibi, bir sınırının olması gerektiği.” –Ray Kurzweil, The Singularity Is Near
Bugün kafamızda canlanan geleceğin önemli bir bölümü, Moore Yasası’nın herkesçe bilinir kıldığı, bilgi teknolojisinin üstel ilerlemesine dayanıyor. Küçülen işlemciler sayesinde bilgisayarlar, hantal, bütün bir odayı kaplayan yekpare nesnelerden ceplerimizdeki ya da bileklerimizdeki hızlı cihazlara dönüştü. Geriye dönüp baktığımızda, bu hızlı ilerlemeyi gözden kaçırmak mümkün değil, çünkü elli yılı aşkın süredir hayret verici derecede istikrarlı gidiyor.
Fakat bu daha ne kadar böyle devam edecek?
Bu yazıda Moore Yasası’nı, bilgi işlemin beş paradigmasını (Ray Kurzweil’in tanımladığı biçimiyle) ve birçok kişinin neden bilgi işlemdeki üstel eğilimlerin hemen sonlanmayacağına inandığını inceleyeceğiz.
“Kısaca anlatmak gerekirse, Moore Yasası, bilgisayar devrelerinin hem boyutunun hem de fiyatının 18 ila 24 ayda bir yarıya ineceğini öngörür. Son 50 yıldır bu şaşırtıcı derecede doğru çıktı.” –Kevin Kelly, What Technology Wants
1965’te, Fairchild Semiconductor şirketinden Gordon Moore (sonradan Intel’in kurucularından oldu) ilk entegre devreleri yakından
Moore, 1959 yılına ait yalnızca beş veri noktasına dayanarak, devre başı bilgi işlem öğelerinin sayısının iki katına çıkmasının 12 ay sürdüğünü (sonradan bu süreyi 24 ay olarak düzeltti) ve bu istikrarlı üstel eğilimin daha düşük maliyetle çok daha fazla işlemleme gücü sağlayacağını tahmin etti.
Çok geçmeden Moore’un haklı olduğu anlaşıldı, fakat şaşırtıcı biçimde, bu katlanma 70’lerin ortasında hız kesmedi; devre üretimi o tarihten bu yana büyük ölçüde hızını korudu. Bugün uygun fiyatlı bilgisayar devreleri birkaç nanometre aralıklı bir milyardan fazla transistör içeriyor.
Gordon Moore’un entegre devrelerin başlangıçtaki ilerlemesini gösteren grafiği. (Görsel: Intel)
Moore Yasası yıllarca bir kaya kadar sağlamdı fakat çekirdek teknolojisinin yükselişi sonsuza dek sürmeyecek. Pek çok kişi bu eğilimin hız kestiğini düşünüyor; sırada ne olduğunu da bilmiyoruz.
Gordon Moore’un da aralarında bulunduğu uzmanlar, Moore Yasası’nın bir yasadan ziyade, şirketlerin beklenen üstel hızı korumak için milyarlarca dolar harcadığı, kendini gerçekleştiren bir kehanet olduğuna dikkat çekiyor. 1991’den bu yana yarı iletken endüstrisi, yapılan teşebbüsleri koordine etmek ve sorunları erken tespit etmek amacıyla düzenli olarak bir teknoloji yol haritası üretiyor.
Son yıllarda devre üretim süreci giderek daha karmaşık ve masraflı hale geldi. 2004’te devreler fazla ısındığı için işlemci hızları duraladıktan sonra, çok çekirdekli işlemciler sahneye çıktı. Fakat şimdi, boyutlar atomik ölçeğe doğru yaklaştıkça, kuantum etkisinden dolayı devrelerin fazla güvenilmez hale geleceği öngörülüyor.
Bu yıl ilk kez yarı iletken endüstrisinin yol haritası Moore Yasası’nı kıstas olarak kullanmayacak ve akıllı telefonların, giyilebilir teknolojinin vb. gerektirdiği, etkinlik ve bağlanabilirlik gibi farklı özelliklere odaklanacak.
Sektörün odağının değişmesi ve Moore Yasası’nın sınırına ulaşacak hale gelmesi, bilgi işlem alanındaki üstel ilerlemenin sonunun geldiği anlamına mı gelir, yoksa bu ilerleme bir süre daha devam edebilir mi?
“Moore Yasası esasında bilgi işlem sistemlerindeki ilk paradigma değildir. Yirminci yüzyılın kırk dokuz meşhur bilgi işlem sisteminin ve bilgisayarının fiyat/performans grafiğine bakarsanız –bin dolara karşılık saniyedeki komut sayısı ile ölçülür- bunu görürsünüz.” –Ray Kurzweil, The Singularity Is Near
Birkaç on yıldır üstel büyüme entegre devrelerde görülse de, Ray Kurzweil’in The Singularity Is Near adlı kitabında tespit ettiği daha büyük bir eğilim söz konusu. Moore Yasası’nın belli başlı sonucu daha düşük fiyata daha güçlü bilgisayarlar olduğu için, Kurzweil zaman içinde 1000 dolar başına bilgi işlem hızının nasıl geliştiğini izlemiş.
Bu ölçü, her bir devrenin içindeki “‘akıl’ seviyesi”ni -farklı endüstriyel süreçler, malzemeler ve tasarımlar gibi- hesaba katıyor ve tarihteki diğer bilgi işlem teknolojilerini karşılaştırmamızı sağlıyor. Sonuç şaşırtıcı.
Bilgi işlemdeki üstel eğilim, Moore bunu entegre devrelerde keşfetmeden veya sektör bir yol haritası için işbirliği yapmaya başlamadan çok daha önce başlamış. Kurzweil’e göre, Moore Yasası beşinci bilgi işlem paradigması. Bunlardan ilk dördü, elektromekanik, röle, vakum tüpü ve ayrık transistör öğeleri.
“Moore Yasası 2020’de beklenen S eğrisinin sonuna ulaştığında üstel büyüme, altıncı paradigma olan üç boyutlu moleküler bilgi işlem ile devam edecek.” –Ray Kurzweil, The Singularity Is Near
Moore Yasası’nın sonu sık sık öngörülmüş olsa da bugünün entegre devrelerinin aşılması güç belli bazı fiziksel sınırlara ulaştığı görülüyor ve pek çok kişi silikon devrelerin gelişiminin önümüzdeki on yılda duraklayacağını düşünüyor. Peki bilgi işlemdeki üstel ilerleme de bitecek mi? Kurzweil’e göre öyle olmak zorunda değil.
Ona bakılırsa, Moore Yasası’na konu olan entegre devreler, bilgi işlem alanındaki daha büyük, daha uzun süreli -ve devam edecek- bir üstel eğilimin son teknolojisi. Kurzweil, entegre devreleri, yeni, henüz geliştirilmekte olan, 3 boyutlu bir moleküler bilgi işlem paradigmasının (altıncı paradigma) takip edeceğini öne sürüyor. (Moore Yasası’nın halefi olmaya aday teknolojileri sonraki yazılarımızda inceleyeceğiz.)
Bu arada, Kurzweil’in bilgi işlemdeki üstel büyümenin sonsuza dek devam edeceğini iddia etmediğine dikkatinizi çekerim; bu büyümenin de kaçınılmaz bir sonu var. Kurzweil’in belki de en iddialı fikri, bu sonun bizim düşündüğümüzden daha uzakta olduğuna inanması.
Bilgi işlem halihazırda modern hayatın itici güçlerinden biri ve etkisi giderek artıyor. Yapay zekâ, otomasyon, robot bilimi, sanal gerçeklik, insan genomunun çözülmesi; bunların hepsi bilgi işlemin mümkün kıldığı, dünyayı sarsan ilerlemelerden bazıları.
Bu güçlü eğilimi daha iyi öngörebilirsek, vaatlerine ve tehlikelerine hazırlanabilir ve şaşırıp kalmak yerine geleceğin getirdiklerinden en iyi şekilde faydalanabiliriz.
Kevin Kelly bunu What Technology Wants adlı kitabında çok iyi ifade eder:
“Farz edin, yıl 1965. Gordon Moore’un keşfettiği eğrileri gördünüz. Onların bize anlattığı hikâyeye inanmış olsaydınız… Başka kehanete, tahmine ve gelecekteki faydaları optimize etmeye yönelik diğer ayrıntılara ihtiyacınız olmazdı. Toplum olarak Moore’un tek eğrisinden başka bir şeye inanmasaydık farklı şekilde eğitim verir, farklı şekilde yatırım yapar ve filizlendireceği muhteşem güçlere daha bilgece hazırlanırdık.”
To learn more about the exponential pace of technology and Ray Kurzweil’s predictions, read his 2001 essay “The Law of Accelerating Returns” and his book, The Singularity Is Near.
Image Credit: Shutterstock, Intel (Gordon Moore’s 1965 integrated circuit chart), Ray Kurzweil and Kurzweil Technologies, Inc/Wikimedia Commons/CC BY