The Social Dilemma - Sosyal İkilem
Yeni araştırmalar, sosyal medyada fotoğraf paylaşma ve telefonları sürekli kontrol etme saplantısıyla insanların hayattan daha az keyif alması arasında bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor.
3 yaşında çocuğu olan bir anne şöyle yazıyor: Oğlumu yaptığı bir şeyden ötürü cezalandırdım, bunu yaptığımda o kadar komik bir öfke patlaması yaşadı ki, o halinin videosunu çekmek için onu tekrar cezalandırdım. Videoyu instagram'a yükledikten sonra birden ‘'Ben ne yaptım?'’ diye düşündüm.
İş ortağımız New York Times'ın çok satan dört kitabının yazarlarından Joseph Grenny ve David Maxfield tarafından yapılan yeni bir çalışma, sosyal medyada “beğeni” ve övgü kazanmak için gittikçe daha fazlamızın hayatla bağlantımızı kaybettiğimizi ortaya koyuyor. Bir anlamda sosyal medyada “beğeni avcıları” haline geldik. Çalışmaya göre, ankete katılanların yüzde 58'i, mükemmel bir fotograf yakalamaya çalışmanın yaşamın tadını çıkarmayı engellediğini söylüyor. Hatta bazen de tuhaf veya uygunsuz biçimlerde davranmalarına neden olduğunu söylüyor. Hatta her dört kişiden biri, akıllı telefonlarının “en özel” anlarında bile dikkatlerini dağıtmasına izin veriyor.
Dahası, 1.623 kişiden oluşan online anket, sosyal medya etkileşimleri ve beğeni avcılığına olan bu saplantının sadece rahatsız edici olmadığını, bilinçaltımızı ve yaşamları yönlendirdiğini de ortaya koydu. Düşünün, araştırmaya katılanların;
ARAŞTIRMANIN DETAYLARINA AŞAĞIDAKİ DÖKÜMANDAN ULAŞABİLİRSİNİZ
Birçoğu ise, şunlara bağlı olarak mutsuzluğunun arttığını söylemiştir:
Değer verdikleri insanları dinlememek veya onlarla birlikte vakit geçirmemek: Kızımın dans etkinliğini videoya çekmek ve yayınlamak için uğraşırken gösteriyi izlemeyi tamamen kaçırdım. Kızım bana 'Nasıl dans ettiğimi gördün mü?' dedi. Doğruyu söylemek gerekirse aslında tam olarak görememiştim. Bunu fark etmek çok kötüydü"
Araba kullanırken dikkatsiz davranış: “Arabadayken telefonu elime alma dürtüsüne engel olamadığım her durumda kendimi cidden hayal kırıklığına uğratıyorum. Şükürler olsun ki, bugüne kadar kötü bir şey olmadı." Ancak bu olmayacağı anlamına gelmiyor.
”Selfie” çekerken yaşanan utanç verici anlar: “Sık sık yoğun Hollywood Bulvarı'nın ortasında hızlı bir selfie çekmek için yola fırlayan arabalar, turistler ve yayalar görüyorum. Sonunda alelacele çektikleri resmin istedikleri gibi görünmediğini fark ettiklerinde kaldırımda “Hayıııır yine olmadı” diye bağırıyorlar.”
Normalde söylemeyecekleri bir şeyi online olarak yayınlamak.
Çalışmanın ortak yazarı ve iş ortağımız Joseph Grenny, “Vardığımız sonuç şu, deneyimlemekten ziyade, yakalamaya odaklandığımızda bu anlardan daha az zevk alıyoruz” demektedir. ''Beğeni almak'' , gerçek dünyada elde etmek için daha fazla çaba gerektiren sosyal refah duygusunu, düşük çabayla elde düşük çabayla elde etmenin teknolojik bir yolu.
Bu çalışma, gerçeklerin yerine kolay yolu seçmeye başladığımızın bir uyarısı.” David Maxfield şunları ekliyor; “Dikkatimiz yaşadığımız andan daha çok, görünmez durumdaki bir kitledeyse, o anla olan bağlantımız bariz bir biçimde kesiliyor. Bu çalışma, biz farkında bile olmadan cihazlarımızın ve sosyal ağların dikkatimizi kontrol etmeye başladığına dair bir uyarı niteliğindedir. ”
1. Kendinize dışarıdan bir bakın. Fotoğraf çekmek için önemli bir çaba göstermeden önce durun ve sorun: “Makul, mantıklı bir üçüncü kişi bunu yaparken beni görseydi hakkımda ne düşünürdü? ”Bazen anın heyecanıyla riskli veya uygunsuz şeyler yapmak çok kolay gelebilir. Bir yabancının bakış açısıyla dışarıdan olaya bakmak, ahlaki olarak merkezde kalmanıza yardımcı olabilir.
2.Gönderilerinizi sınırlandırın. Sosyal medyanın hayatınıza bilinciniz dışında, izinsiz bir müdahalede bulunmasını engellemenin en iyi yolu, bunun olduğunun bilincinde olmaktır. Gönderilerinizin sayısını takip edin ve sınırlayın. Eğer günde çok fazla paylaşım yapıyorsanız muhtemelen bir sorun vardır. Çoğu insan abartılı şekilde her gün yaptığınız paylaşımlar yerine haftada bir veya iki kez yaptığınız paylaşımlarınızdan daha çok memnun olur.
3.Çek, bak ve dinle. İlham verici yerlerdeki diğer insanların neler yaptıklarını izleyin; genelde bir resmi çektikten hemen sonra arkalarını döndüklerini ve oradan uzaklaştıklarını göreceksiniz. Siz bunu yapmayın. Tamam gidin ve o fotoğrafını çekin. Fakat daha sonra “tamam bu kadar yeter” dürtüsüyle savaşın . ”Yavaşlayın. Nefes alın. Etrafa bakın. Dinleyin, tüm duyularınızı kullanın ve sadece ödülün değil, deneyimin tadını çıkarın.
4.Cihazınızdan ayrı kalın. Cihazlarınızdan fiziksel olarak ayrılarak, bir gün, bir akşam veya hatta bir saat geçirin. Bu sizi endişeli hissettiriyorsa, doğru yolda olduğunuzdan emin olabilirsiniz. Eğer bu ilk rahatsızlık hissiyle mücadele ederseniz, bulunduğunuz ortamın içinde mutluluk ve keyif yaratacak bir şekilde var olmayı ve o anla bağlantıda olmayı öğreneceksiniz.
Yetişkin oğlum, şık bir restaurantta yemek yerken, benimle konuşmak yerine, canımı sıkacak bir şekilde sürekli masanınaltından telefonuyla oynuyordu. Ondan telefonunu bırakmasını istedim, ama bu onu durdurmadı. Dikkati dağılmışken telefonumu çıkardım ve masanın altında ona mesaj attım: “TELEFONUNLA OYNAMAYI BIRAK! ”Ondan sonra güzel bir akşam yemeği yedik.
Kız kardeşimi bir konsere götürdüm. Sahneye o kadar yakındık ki grubun harika fotoğraflarını çekebildim. Daha sonra kız kardeşim grup üyelerinden birinin ona geldiğini ve “merhaba” dediğini söyledi ve ben o anı tamamen kaçırmışım!
İki yaşındaki yeğenim, doğum gününde kendisine gelen hediye arabalarının her birisinin kağıt ambalajlarını tek tek yırtarak açarken ve keyfili bir zaman geçirirken, ebeveynleri onun bir an önce sonraki hediyeye geçmesini ve onu da açmasını istediler ''böylece uzaktaki aile fertlerininde görmesi için bir resim çekip tüm ailenin sosyal medyada paylaşım yapmak istiyorlardı. “Yeğenim o kadar sinirlendi ki ağlayarak odadan çıktı. Ailesi ise onun "asi davranışlarından" ötürü birbirlerini suçladılar. Bu gerçekten bir ”DELİLİK !!!
3 aylık oğlumu sevimli bir fotoğraf çekmek için köpeğimizin üzerine koyduğumda, köpek hareket etti ve oğlum kafasını yere çarptı, canı yandı ve ağladı. Kendimi berbat hissettim.
Doğum izninde, yeni doğan oğlumu emzirirken bir yandan Facebook'ta olanları görmek için sürekli akıllı telefonuma bakıyordum. Keşke o anlarda dikkatimi daha çok ona verseydim çünkü ben telefonuma bakarken o da bana bakıyordu ve annesine ihtiyacı vardı.
Bir adam bir selfie çekmek için kendini kasırganın önüne attı.
Şehir dışında yaşayan oğlum bir cenaze töreni için eve gelmişti. En yakın arkadaşı ile bir fotoğrafını çekmiş, fotoğrafı benimle paylaştı. Ben de onu alıp Facebook'ta yayınladım. Beni hemen aradı, çok bozulmuştu, çünkü cenazeye gelmek için bir günlük hastalık izni kullanmıştı ve kimsenin uzun bir hafta sonu için evde olduğunu bilmesini istemiyordu. Hemen Facebook'a girip, resmi silmek zorunda kaldım.
Çok geç saatlere kadar ayaktayım, insanlarla “bağlantıda kalmak” adına sürekli olarak sosyal medyaya bakmaya devam ediyorum. ”En derinde istediğim şey gerçek bir konuşma olduğundan, bu şekilde bir bağlantı kurmak son zamanlarda beni çok rahatsız ediyor.’’
Sosyal medya sayfasına girmeye çalışırken torunumun ilk adımlarını attığını kaçırdım.
Facebook'ta olanlara kendimi öyle bir kaptırmıştım ki, vefat eden yaşlı ebeveynimin son anlarında yanında yeterince olamamıştım.
Oğlumu büyütürken aile için ayırdığım zamanlarda hep e-mail ve mesajlarımı kontrol ediyordum. Geçen yıl onu kaybettim ve şimdi keşke onunla yaşayabileceğim o birkaç dakikaya tekrar sahip olabilsem diyorum.
Yakından kafasının fotoğrafını çekmeye çalışırken horozun saldırısına uğradım.
Bu biraz iğrenç! Bir keresinde tuvaleti kullandıktan sonra telefonuma bakarken neredeyse sifonu çekmeyi unutuyordum.
Bir veya iki kez takipçi kazanmak için alışılagelmiş şeylere sivri dilli şekilde meydan okumaya çalıştım. İşe yaramıyor ve ilişkileri geriyor.
Sizler Social Dilemma, Yani Sosyal İkilemin hayatınızda yarattığı olumsuz etkiler konusunda ne düşünüyorsunuz? Yaşadığınız örnekleri lütfen benimle aşağıdaki yorumlar bölümünde paylaşın.