Sevgili Emily,
Kritik konuşma becerilerini kullanmak hayatımda çok işime yaradı, fakat ben hep başlatıcı konumundaydım. Eleştiriye maruz kalan tarafta olmak konusunda kendimi o kadar donanımlı hissetmiyorum. Son ilişkim, kısmen, partnerimle çocuklarım konusunda bir anlaşmaya varamadığımız için bittiO ilişkide partnerim ne zaman benimle çocuklarım ve onların davranışları hakkında konuşmaya çalışsa, kendimi yargılanmış, savunmacı ve isyankâr hissediyordum. Hatalarımdan ders çıkarmak istiyorum. Bir kritik konuşmanın cevap veren tarafında olmakla ilgili herhangi bir tavsiyeniz var mı?İçtenlikle,
Savunmacı
Sevgili Savunmacı,
Bundan birkaç yıl önce, Crucial Conversations kitabının yazarlarından Ron McMillan ile bir kritik konuşma yapmam gerekmişti. Genç ve deneyimsizdim. Konuşmak istediğim konu hassas bir konuydu ve Ron’u gücendirmekten korkuyordum. Konuşmayı yüzüme gözüme bulaştıracağımdan emindim.
Ron’un ofisinde otururken birden ağzımdan şöyle bir şey çıkmıştı: “Sizinle bir kritik konuşma yapmam gerekiyor ve bunu berbat edeceğimden eminim. Sizin kritik konuşma becerilerinizin benim beceriksizliğimi telafi edeceğine güveniyorum.” Yanılmamıştım.
Bana kalırsa Ron, kritik bir konuşmanın cevap veren tarafının kusursuz bir timsaliydi. Sorunuzu çok sevdim, çünkü inanılmaz bir içgörüyü yansıtıyor. Kritik bir konuşmanın cevap veren tarafında olduğumuzda, bir konuşmayı başlatırken kullandığımız temel ilkeleri kullanabiliriz, ancak ufak bir farkla. İşte benim bu konuda Ron ve diğerlerinden öğrendiklerim:
1. Karşınızdaki kişinin kusursuz bir kritik konuşmacı olmasını beklemeyin.
Kritik konuşma becerilerini bilip uygulayanlar, farkında olmadan etraflarındaki herkesin kritik konuşmalara ortamı güvenli hale getirerek ve gerçekleri paylaşarak başlamasını bekleyebilirler. Madem biz onların mesajını anlamak için elimizden geleni yapıyoruz, onlar da en azından mesajlarını doğru ifade etsinler, öyle değil mi? Böyle olunca, karşımızdaki kişi tutup kaba, kırıcı ya da saygısızca bir şey söylerse, kendi kendimize bir hikâye anlatırız: Bu, kaba, kırıcı ve saygısız bir insan. Mantıklı olmakla birlikte, bu hikâye o anda bizim hiçbir işimize yaramaz. Hatta bizi savunmacılığa sevk eder.
Eğer hikâyeniz şöyle olsaydı, size kaba, kırıcı ya da saygısızca bir şey söyleyen birine nasıl tepki verirdiniz?: “Hmm! Bu adamın/kadının iletmek istediği zor bir mesaj var ve bunu nasıl yapacağı konusunda hiçbir fikri yok. Bu konuda biraz alıştırmaya ihtiyacı var.” İnsanların kastettikleri şeyi kusursuzca ifade etmelerine ilişkin beklentimizden kurtulduğumuzda, kötü ifade edilen mesajları kötü niyet olarak değil, beceri eksikliği olarak algılarız. Bu da bizim savunmacılığımızı azaltır, çünkü aniden konu bizim değil, karşımızdaki kişinin meselesi haline gelir.
2. Hazırlanmak ve cevap vermek için kendinize zaman tanıyın.
Pek çoğumuz için bir kritik konuşmayı başlatmak daha kolaydır, çünkü buna hazırlanmak için vaktimiz olur. Sadece ne söylemek istediğimizi değil, onu neden söylemek istediğimizi (niyetimizi) ve nasıl söyleyeceğimizi (iyi niyetimizi gösterecek şekilde) de iyice düşünmüşüzdür. Birisi bizimle konuşmaya başladığında böyle bir hazırlık avantajımız yoktur. Tabii bunu talep etmediysek.
Bir konuşma sırasında mola vermek her zaman mümkündür. Bazen bu zamanı talep etmek kolaydır: “Bunun senin için çok önemli bir konu olduğunun farkındayım. Benim için de önemli. Şu anda benim için uygun bir zaman değil. Bunu yarın konuşabilir miyiz?”
Bazense hem sizi hem karşınızdaki kişiyi memnun edecek şekilde ara vermek zor olabilir. Ne de olsa bu kişi olasılıkla bir süredir aklında bu konuyla yatıp kalkmaktadır ve sizinle konuşacak cesareti ancak toplamıştır. Onun için “Ya şimdi ya da hiç” gibi bir ruh halinde olabilir. Bir mesajı vardır ve onu iletmek istemektedir. Hem de hemen. Karşınızdaki kişi istekli değilse nasıl ara verebilirsiniz? Bunu yapmanın yolu, dinlemek ve düşünmekle dinlemek ve konuşmayı birbirinden ayırmaktır. Dinlemeye ara veremeyebilirsiniz, ancak cevap vermek için zaman isteyebilirsiniz. Şöyle bir şey diyebilirsiniz: “Bunun senin için çok önemli olduğunun farkındayım ve söyleyeceklerini dinlemek istiyorum. Bir de söylediklerinin hepsini enine boyuna değerlendirebilmek için, cevap vermeden iyice düşünebileyim istiyorum. Onun için izin verirsen şimdi seni dikkatlice dinleyeyim, yarın da belirleyeceğimiz bir vakitte sana düşüncelerimi aktarayım.” Karşınızdaki kişinin hemen orada cevap vermenizi isteme olasılığı çok düşüktür.
3. Mesajı alma niyetinizi açıkça ortaya koyun.
Kritik konuşmalarda güvenliğin niyetle alakalı olduğunu öğretiyoruz. Kendinizi savunmak zorunda hissediyorsanız, muhtemelen karşınızdaki kişinin niyetini olumsuz algılıyorsunuzdur. Beni eleştiriyor. Çocuklarımı sevmiyor. Benim iyi bir anne olduğumu düşünmüyor. Savunmaya geçtiğinizi hissettiğiniz an geri çekilip, diğer kişinin niyetini nasıl algıladığınıza dair kendinizi sorgulayarak, ortamı kendiniz için güvenli hale getirin. Bazen bunu içinizden, kafanızdan geçirerek yapabilir ve diğer kişinin niyetini en iyi şekilde yorumlayabilirsiniz. Bazense bunu yüksek sesle yapmak daha iyi olur: “Kendimi savunma ihtiyacı duymaya başladım, çünkü sanki iyi bir anne olmadığımı ima ediyorsun. Bunu kastetmediğini tahmin ediyorum ama ben şu anda böyle hissediyorum. Bu konuyu açmaktaki niyetin ne, bana anlatır mısın?”
KRİTİK KONUŞMALAR EĞİTİMİ
Diğer kişinin niyeti ne olursa olsun, kendi niyetinizi açıkça ifade ederek de savunmacılığınızı azaltabilirsiniz. Karşınızdaki kişinin mesajını neden dinlemek istiyorsunuz? Bu kritik konuşmayı yapmaktaki amacınız ne?
Birkaç yıl önce Joseph Grenny bana bir eposta göndererek, ortak bir arkadaşımızdan bazı konularda zorlandığımı duyduğunu, aklına bana yardımcı olabilecek bazı fikirler geldiğini ve izin verirsem bana geri bildirim verebileceğini söyledi. Joseph ile uzun süredir beraber çalışıyordum ve beni sevdiğini biliyordum. Yine de bu mesajı okurken kendimi çok incinebilir hissettim. Joseph ile “geri bildirim” yemeğine giderken kafamda şu dönüp duruyordu: Geri bildirim bir armağandır, geri bildirim bir armağandır. Kendi kendime, bana ne söylerse söylesin, kendimi geliştirmek için söylediklerini alıp kullanacağıma dair söz verdim. Şanslıyım ki, Joseph da kritik konuşmalarda Ron McMillan kadar becerikliydi. Konuşma benim için çok kolay olmamakla birlikte inanılmaz derecede yararlı oldu.
Bana verecek önemli geri bildirimleri olan, çok daha az becerikli insanlarla da konuşmalarım oldu. Bu konuşmalarda amacım hep aynıydı: Mesajlarını nasıl iletirlerse iletsinler, o mesajdaki gerçeklere bakmak ve kendimi geliştirmek için neyi kullanabileceğimi bulmaya çalışmak. Onları dinlerken niyetim buydu ve bu benim için muazzam bir güvenlik alanı yaratıyordu.
Kritik bir konuşmanın cevap veren tarafında olmak kolay ve rahat bir şey değildir. Çoğu zaman incinebilir ve hazırlıksız vaziyetteyizdir. Ancak diğerlerini dinleyip bakış açılarını anlama niyetimizden eminsek ve mesajı sindirmek için kendimize gereken vakti tanıyorsak, başkalarının fikirlerini duyabiliriz.
İyi şanslar,
Emily