Korona virüsü, seyahat etme biçimimizi baştan yaratmak için eşsiz bir fırsat
Ulaşım sektörü de tüm sektörler gibi korona virüsünden bir hayli etkilendi. Bu, trafik kazası veya grev nedeniyle tedarikin sekteye uğradığı alışıldık kesintilerden değil. Bu sefer sorun, talep eksikliği.
Dünya nihayet pandemiden kurtulup da seyahat kısıtlamaları kalktığında, kaybedilen zamanı telafi etmek istercesine, bunca zamandır kontrol altında tutulan talep aniden artacak. Ancak o zaman geldiğinde, aylardır uygulanan tecrit, davranış kalıplarımızı kalıcı olarak değiştirdiği için ulaşım sektörü bir hayli değişmiş olabilir. Peki bu kriz, gelecekte seyahat etme biçimimizi nasıl etkileyecek?Kısa vadeli değişiklikler ortada: Ancak yolculuk yapması zorunlu olan sınırlı sayıda kişi seyahat edebiliyor. Gıda ve ilaç nakliyesi haricindeki seyahat türleri zaten hızla düştü. Özellikle de özel araçla yolculuk yapan ve de her aracın içinde yolculuk eden kişi sayısı önemli ölçüde azaldı; yürüyenler ve bisiklete binenler de sınırlı sayıda.
Daha da ciddi bir düşüş, toplu taşıma alanında yaşandı. Havayolları ve havalimanları, devletten destek talep ederek sundukları hizmetleri ve personel sayılarını azaltırken, otobüs şirketleri de benzer yollara başvurdu. Birleşik Krallık’taki özel tren şirketleri çoktan bilfiil kamulaştı.
Daha az uç, daha çok yürü
Bu durumun etkileri uzun vadeli olacak. Akraba ve arkadaşları ziyaret etmek için yapılan seyahatler nispeten etkilenmezken, diğer seyahat türleri önemli ölçüde değişecek. Özellikle de havayoluyla yapılan iş seyahatleri ve uzun mesafeli tren yolculukları, yerini video konferansa bırakacak. Kişi ve kurumlar uzaktan çalışmaya alıştıkça, işe gidip gelme oranı da düşebilir.
Çok muhtemel ki, mağazalardaki kapanma eğilimi belki de kalıcı olarak hızlanacak, çünkü eve teslim hizmetleri onların yerini alacak. Keyif amaçlı trafiğe ne olacağıysa biraz daha belirsiz. Pandemiden sonra sinema, bar ve lokanta ziyaretleri hızla artacak mı, yoksa insanlar alışkanlıklarını kalıcı bir biçimde değiştirmiş mi olacak?
En azından orta vadede, insanlar paylaşım konusunda daha isteksiz olacağı için, bütün bunlar daha az havayolu seyahati, daha az uzun mesafeli tren seyahati ve daha çok yürüme, bisiklet ve tek kişilik araba seyahati anlamına geliyor. Aynı nedenle, başka seçenekleri olanlar için, taksiler, banliyö trenleri ve otobüsler de gözden düşebilir.
Bu arada arz ekonomisi üzerindeki en büyük etki, muhtemelen gerçek ulaşımın önemli bir bölümünün yerini “sanal yolculuklar”ın alması olacak. Son zamanlarda pek çok sektör, özellikle Çin’deki fabrikaların 2020’nin ilk çeyreğinde kapalı olması nedeniyle, üretim için gerekli bileşen ve hammaddeleri temin etmekte zorlandı. Bu, pek çok işletmenin ne kadar dayanıksız olduğunu ortaya çıkararak, bir kısmının, ürün ve hizmetlerinin tedarikçiden müşteriye ulaşma biçimlerini yeniden değerlendirmesine yol açtı.
Newcastle yakınında, boş Tynemouth sokakları, 2 Nisan. Owen Humphreys/PA
Uçak ve trenden internete
Bütün bunların toplum için ne anlama geldiği bir hayli karmaşık. Yerel düzeyde, daha çok kişisel araç ve daha az toplu taşıma aracı kullanımı, trafik sıkışıklığına, gecikmelere, kazalara, hava ve gürültü kirliliğine ve sosyal izolasyona neden olabilir. Ancak seyahatlerin bir kısmının yerini internet tabanlı faaliyetlerin alması, bu etkileri dengeleyebilir.
Glasgow metrosunda boş koltuklar, Mart 2020. Andrew Milligan/PA
Korona sonrası dünyada, insanlar, uçaktan trene, oradan da internete geçerken, uzun seyahatlerin, enerji tüketiminin ve karbon dioksit salımının düşeceği görülüyor. Tabii internet bu gelişmelerle başa çıkacak bant genişliğine sahip olduğu sürece. Genel olarak, pandeminin, belki de daha yavaş bir ekonomik büyüme pahasına, ulaşım sisteminin çevresel etkilerini hafifleteceği söylenebilir.
Ulaşımı proaktif bir biçimde şekillendirme fırsatı
Gelecekte toplu taşımacılık işletmeleri, kullanıcılara enfekte olmayacakları konusunda güvence vermek zorunda kalacak. Bu da daha fazla temizlik yapmak, koruyucu tertibat kullanmak, hava filtrelerini iyileştirmek ve daha seyrek bir oturma düzeni kurmak anlamına geliyor. Bu kriz, ulaşım hizmeti sağlayıcıların, hizmetlerin güzergâh ve ağ seviyesinde nasıl sunulduğunu yeniden gözden geçirmelerini sağlayabilir. Daha da temelde, pandemi, hem iş modelleri açısından hem de sektörün hızla değişen bir pazarın koşullarına nasıl cevap verdiği bakımından, toplu taşıma konusuna, bir bütün olarak yeniden bakma fırsatı sunuyor.
Devlet için bu, ulaşım hizmetlerinin nasıl sunulduğunu ve kullanıldığını proaktif bir biçimde şekillendirmek ve en etkin ulaşım modellerini destekleyip tanıtmak için kolay kolay ele geçmeyecek bir fırsat. Çünkü pandemiyle mücadele etmek için getirilen önlemlerin aşırı ve müzmin doğaları, yaşam tarzımızın her alanını tekrar gözden geçirmemizi gerektiriyor. Bunun sonucunda, nasıl, nereye, ne zaman ve neden seyahat edeceğimiz gibi pek çok kararın altında yatan alışkanlık ve tutumlar yıkılabilir.
INFLUENCER EĞİTİMİ
Değişikliğe Liderlik Etmenin Yeni Bilimi
Öyleyse, yürümek ve bisiklet ilk sıraya konarak, otobüs, tren ve diğer toplu taşıma araçları nasıl teşvik edilip, özel araçlar en son seçenek olarak kullanılabilir? Bunun temel yollarından biri, yayalara, bisikletlilere ve otobüslere, arabalardan ayrı şeritler tahsis etmektir. Toplu taşımacılığı iyileştirecek diğer seçenekler arasında, kamulaştırma veya daha doğrudan kamu sektörü denetimi türleri, kırsal otobüs güzergâhları gibi sosyal olarak gerekli hizmetler için sübvansiyon ve yoğun bölgelere giren tek yolculu araçlardan ücret almak gibi yöntemler bulunur.
Hükümetler ayrıca “doğru seçenek”i teşvik eden bilgilendirme kampanyaları yürüterek hizmetleri daha iyi entegre edebilir. Bu, ulaşım hizmeti sağlayıcılarının, cep telefonu operatörlerininkine benzer “paketler” sunduğu Mobility-as-a-Service (Özel Ulaşım Hizmeti) uygulamaları aracılığıyla yapılabilir. Bunların arasında, yolculuk planlama, yer ayırtma ve farklı ulaşım türleri için tek seferlik veya abonelik türü ödeme biçimleri bulunabilir (Bir düşünün: Yılda on tren yolculuğu, 50 Uber yolculuğu ve sınırsız bisiklet kiralama).
Bu yazının orjinali 2 Nisan 2020'de Will de Freitas tarafından yayınlanmıştır.