The Success Programme Blog

Yöneticilerin Kötü Alışkanlıkları

Written by Joseph Grenny | 01.Tem.2020 14:40:31

Sevgili Joseph,

Patronumla bir sorunum var. Sık sık iş arkadaşlarımın arkasından konuşuyor. Ondan bunu yapmamasını rica etmiştim, o da özür dilemişti. Ancak benimle beraberken insanların performanslarından yakınmaya devam ediyor. Geçenlerde, bana bağlı çalışanlardan birine de benim hakkımda olumsuz bir şey söylediğini duydum. Akabinde bunu kendisiyle konuşmadım. Ona gücendim ve güvenimi tamamen kaybettim. İstifa etmek istemiyorum, çünkü işimi ve beraber çalıştığım insanları seviyorum.

Kariyerimde bu noktaya gelebilmek için çok çalıştım. Performans değerlendirmem yaklaşıyor ve bu konuyu açıp açmamak konusunda kararsızım. Açacak olursam bu duruma nasıl yaklaşmalıyım? Yorumlarınız çok makbule geçecek.

İmza,
Beni Duyuyor musun?


Sevgili Beni Duyuyor musun,

İzninizle, sizinle kendimle konuşur gibi konuşmak istiyorum. Lütfen samimiyetimi özensizlik olarak algılamayın. Patronunuz size haksızlık etmiş. Yanlış davranmış. Güveninizi sarsmış. Bunların hepsi doğru. Fakat bunların hiçbiri sizin yol almanızı sağlamıyor. Size yardımcı olabilmek için, çok açık konuşacağım.

Patronunuz tabii ki sizin arkanızdan konuşacak! Eğer size başkalarının dedikodusunu yapıyorsa, elbette başkalarına da sizin dedikodunuzu yapacak. Buna şaşırmamalısınız.

Gücenmişsiniz, çünkü kendinizi kurban haline getirmişsiniz. Bunu da iki şekilde yapmışsınız. İlk olarak, bir sınır koyup (dedikodu duymak istemediğinizi ilan ederek) patronunuzun bunun sorumluluğunu almasını beklemişsiniz. Bu sorumluluk ona değil, size ait. Dedikodu yapmasını istemediğinizi ifade ettiyseniz ve yine de yapmasına izin veriyorsanız, o noktadan sonra bu onun değil, sizin sorununuz haline geliyor.

İkincisi, sizin dedikodunuzu yaparak size haksızlık etmesine izin vermiş ve bu konuda hiçbir şey yapmamışsınız. “Bunu kendisiyle konuşmadım. Ona gücendim ve güvenimi tamamen kaybettim,” diyorsunuz. Bunun daha doğru bir ifadesi şu olurdu: “Kendime güvenimi tamamen kaybettim.”

Kendinize bakmak aslında sizin sorumluluğunuzdur. Birisi sizin alanınızı ihlal ettiğinde kendinizi savunmazsanız, sorun karşınızdaki kişi değil, kendinizsinizdir.

İlke şu: Gücenmişlik, ihlal edilen beklentilerin bir ürünüdür. Beklentileriniz size aittir ve hem bunları başkalarına bildirmek hem de ihlal edildikleri zaman kendinize bakmak sizin sorumluluğunuzdur. Patronunuz, sizin gayet mantıklı ve ahlaki beklentinizi ihlal ettiği için kesinlikle suçsuz değil. Bu onun sorunu. Güveninizi sarsmış ve -eğer sizinle iyi bir ilişkisi olmasını istiyorsa- bunu yeniden inşa etmek ona düşüyor. Fakat kendinizi onun bu kötü davranışından korumak sizin sorumluluğunuz.

İşinizi bırakmak istemediğinizi söylüyorsunuz. Bu gayet normal. Ancak şunu da unutmayın ki, orada kalmayı tercih ederek, dedikodu yapmaya devam etmesi muhtemel birisiyle bir ilişki sürdürmeyi de tercih ediyorsunuz. Bunun için onu suçlamayın. Size kendisinden ne beklemeniz gerektiğini çoktan göstermiş. Orada kalmayı tercih ederek, dedikoduya katlanmayı da seçmiş oluyorsunuz. Onun için gücenmeyi bırakın. Onun yerine, seçtiğiniz bu gerçeklikle baş etmek için ne yapacağınızı kendi kendinize sorun.

KRİTİK KONUŞMALAR

Mesela bunları yapabilirsiniz:

    1. Patronunuz her dedikodu yaptığında bunu yüzüne vuracağınıza dair bir beklenti yaratın. Hem ona hem de kendinize karşı, bunu onu kontrol etmeye çalışmak için değil, kendinizi savunmak için yaptığınız konusunda açık davranın. Belki bu, zamanla değişmesini de sağlar, fakat buna bel bağlamasanız iyi olur.

    2. Dedikodu yaptığını yüzüne vurduktan sonra konuyu unutun. Gücenmeye devam ediyorsanız, bu yeniden kurban rolüne bürünmeye başladığınız ve patronunuzu size bakmaktan sorumlu gördüğünüz içindir. Gücenmişlik, kendinize değil, karşınızdaki kişiye beklentiler dayattığınız zaman gerçekleşir. Kendi kendinize karşı sorumluluğunuzu yerine getirdikten sonra, onun kusurlarını da daha kolay kabul edebilir hale geleceksiniz. Kendiniz haysiyetli davrandığınız için, onun kusurlarını kaldırabileceksiniz.

    3. Sorunlar büyürse, kararınızı gözden geçirin. Dedikoduları artarsa veya davranışları dayanılmaz hale gelirse tekrar kurban rolüne bürünmeyin. Kendinize bakma sorumluluğunuzdan vazgeçmeyin. Durup kendi kendinize sorun: “Gerçekte ne istiyorum?” İşiniz, yaşam kalitenizden önemsiz hale geldiyse, gitme zamanı gelmiş demektir.

Çok açık konuştum, fakat lütfen bilin ki, suistimale uğramanın ne hissettirdiğini biliyorum. Böyle hissetmekte haklısınız. Umarım bu fikirler, bu hislerden bir an önce kurtulmanıza yardımcı olur!

İçtenlikle,
Joseph