Merhaba ben; Bahar Şen,
Merhaba ben; Aykan Raşitoğlu.
Böyle Gitmez Podcast serimizin 10. yayınına hoş geldiniz ve bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.
Misyon
Bu Podcastimizde; çalışanların, yöneticilerin, tedarikçilerin, şirketlerin yani işverenlerin kabul edilemez davranışları ve yaklaşımları sonucu, kurumsal hayatta oluşan depresyonu ele alıyor ve artık böyle gitmez diyoruz. Sadece böyle gitmez demiyoruz aynı zamanda her hafta çözüm yollarını sizlere aktarıyoruz.
Geçtiğimiz Haftanın Özeti
Aykan>Geçtiğimiz hafta kendimizi ve diğer insanları nasıl motive edebileceğimiz hakkında konuşmuştuk. Yayının ardından gelen tüm yorumlar için teşekkür ederiz.
Aykan>Bahar bu hafta ne hakkında konuşacağız?
Bu Haftanın Konusu
Bahar>İşyerlerinde çok sık karşılaştığımız bir şeyden bahsedeceğiz. Kaytaran iş arkadaşlarından. Yani önce bir işi, görevi yapmayı kabul eden ancak sonra bunu yapmayan, bunun hakkında konuşmamıza rağmen davranışını tekrarlayan, ayak sürüyen kişileri masaya yatıracağız. Tabii her zaman ki gibi sadece sorundan değil, olası çözüm yollarından da bahsedeceğiz. Bu kişilerin pasif agresif diye nitelendirebileceğimiz bu davranışlarıyla nasıl başa çıkabileceğimizi tartışacağız.
Aykan>Ben hep şunu bilir şunu söylerim; eğer diğer insanlarla birlikte çalışıyorsanız sizi bir noktada mutlaka hayal kırıklığına uğratırlar, ya bir şeyi teslim etmeleri gereken son tarihi kaçırırlar, ya ondan beklenen kalite standartlarını karşılamazlar, ya da başka bir yanlış şey yaparlar. Hele bir de benim gibi kalite beklentisi yüksek birisiyseniz işiniz çok zor. Tanıdığım kişilerin çoğu asla ‘’hayır yapamam, yapmam ya da yetiştiremem’’ demiyor. Tabii yaparım, hallederim, o bende, merak etme diyor… Siz de kendi işinize odaklanıyorsunuz, sonra bir dönüp bakıyorsunuz ki güvendiğiniz dağlara kar yağmış.
Aykan>Bazen o kişiden beklediğiniz işin kalitesinin yetersizliği sizi ulaşmak istediğiniz şeyden çok uzağa atıyor. Ulaşmak istediğiniz hedeflere sırf bu yüzden ulaşamıyorsunuz. Uyarıyorsunuz bak böyle oldu lütfen bir dahaki sefere şöyle olsun böyle olsun vs. ama bir bakıyorsunuz ki değişen bir şey yok. Bir sonraki işte de başınıza yine aynı şeyler gelmiş… Bu gerçekten çok sinir bozucu oluyor. O kişiyle aranızda ister istemez bir gerginlik, soğukluk yaşanıyor. Hatta bazen ilişki tamamen bozuluyor. Böyle durumlarla başa çıkmak gerçekten çok zor. Bence bu davranışlar ve bununla nasıl başa çıkarız sorusu sadece bize Türkiye’ye özgü değil, evrensel bir konu.
Bahar>Bazı durumlarda daha da zorlaştıran başka unsurlar da işin içinde oluyor. Bu kişi bazen aramızda saygıdan başka bir duygusal bağ olmayan bir iş arkadaşımız olduğu gibi bazen de gerçekten sevdiğimiz ve değer verdiğimiz bir kişi de olabiliyor. Bence o zaman işler daha da kompleks bir hale geliyor. Çünkü hem hedefimize ulaşamamanın hayal kırıklığı veya çok daha acı bedellerini ödüyoruz, hem de karşımızdakine patlayıp onu kırmak da istemiyoruz… Böyle anlarda kendimizi çok sıkışmış ve mutsuz hissedebiliyoruz.
Aykan>Benim müşterilerimle bu çok sık başıma gelmiştir. Artık iş ilişkisinin dışında bir dostluğunuz gelişmiştir. Onunla iş yaparken senden bir şey istediğinde normalden daha hassastır. Karşılıklı iş ilişkisinde onun da yapması gereken işler olur ama o kişi işi savsaklar. Verdiği sözü yerine getirmez vs.
Bahar>Böyle durumlarla ilgili dinleyicilerimize bazı önerilerim olacak. Öncelikle;
Bahar>1-Açıkça konuşun. Bazılarımız, bir problem sürekli tekrarlanıyor olsa bile eğer yeterince sabrederlerse sorunun zamanla çözüleceğini umarlar. İşte bu süre zarfında, yani siz ''yaa sabır'' diye beklerken ve karşınızdaki ile açık konuşmazken, onlar bu sessizliği genellikle sizin durumu kabul ettiğiniz şeklinde yorumlar.
Bahar>İlk tavsiyem, birisine iş verirken açık konuşmaktır. Karşınızdaki kişinin yapacağı iş normalden zor bir görev olabilir. Onunla başlangıçta açıkça konuşmak, her şeyden önce bu işin çok önemli olduğunu gösterecektir. Ona başka şeylerin araya girerek işin gecikmesine neden olmayacağı konusunda emin olmak istediğinizi belirten net bir mesaj verecektir. Yani zaten bunu biliyor olması lazım ya da konuşmak bizi gerebilir gibi bir sürü bahaneyi bir yana bırakıp, açıkça bu işin sizin için önemini vurgulayın.
Aykan>Tamam da bazen açıkça konuştuğunuzda karşı taraf birden parlayabiliyor. Ya da savunmaya geçiyor. Söylediğine söyleyeceğine pişman da olabiliyorsun…Bazen de sessizleşiyor, küsüyor. Sonra da sen ne söylersen söyle yapmaya devam ediyor…
Bahar>2-Burada söyleyeceğim şey açık konuşurken Ortamı güvenli hale getirerek konuşmak: Güvenli ortam yaratmanın temel bileşenleri ''Ortak Amaç'' ve ''Karşılıklı Saygı''. Konuşurken doğrudan sadede gelmeyin ve soğukkanlı olun. Önce ortak amacınızı ele alın. Yani bu işin layıkıyla yapılmasında ikinizin ortak bir amacını işaret edin. Birisinin herhangi bir işi olması gerektiği yapmasının tek bir yolu var, onu yapmayı anlamlı bulması. Dolayısıyla sizin bunu hatırlatmanız gerekecektir. Bunu yapması hangi ortak amaca hizmet edecek?
Bahar>Bir de tabii tüm konuşma boyunca karşılıklı saygıyı korumak çok önemli bir faktör. Ona saygı gösterdiğinizi her halinizle belirtmenizden bahsediyorum. Bunu yapamamak önceden zihninizde bir yargılama yaptığınızı ve o kişiyi suçlu bulduğunuzu gösterir ve bu da ortamı güvensiz hale getirir. Karşınızdaki kişiyi kafanızda yargıladıktan sonra yapacağınız konuşma mutlaka yüzünüze veya ses tonunuza yansıyacaktır. Dolayısıyla önce kafanızdaki ön yargıları bir kenara bırakın ve sadece insan olduğu için bile olsa karşınızdaki kişiye saygı duyun.
Bahar>Tüm bunları yaptınız: Yani ortak amaca işaret ettiniz, karşılıklı saygıyı inşa ettiniz ve artık konuşmaya hazır olduğunuzda, konuşmanızın ilk 30 saniyesinde basitçe karşınızdakine ondan beklenen ile ortaya çıkan durum arasında bir beklenti farkı gözlemlediğinizi ve neler olduğunu anlamak istediğinizi söylemelisiniz. Tabii bunu yaparken doğru konuyu konuştuğunuzdan emin olun.
Aykan>Nasıl yani ne demek doğru konu? Biraz açar mısın?
Bahar>3-Doğru konu hakkında açık konuşun. Bazen karşımızdakiyle açık konuştuğumuzu düşündüğümüz bir konuşma yaparız ama yaptığımız konuşma bizim esas olarak takılıp kaldığımız konuyla ilgili değildir.
Bahar>Crucial Conversations (Kritik Konuşmalar) ve Crucial Accountability (Kritik Hesap Verebilirlik) eğitimlerinde liderlere, konuşmaya doğru yerden başlamalarına yardımcı olan İMİ modeli isminde altın bir stratejiyi öğretiyoruz. Biraz bundan bahsedebilirim.
Bahar>İMİ İçerik, Model ve İlişki anlamına geliyor.
Bahar>Eğer karşılaştığınız sorun ilk defa oluyorsa, sadece o içerik hakkında konuşmanız gerekir. Örneğin, “Mert, raporu salı günü saat 14: 00’de ileteceğin konusunda anlaşmıştık çarşamba öğlene kadar rapor elime ulaşmadı. Hayırdır, ne oldu?” diyebilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken husus bunu yaparken sadece belirli bir konu ve davranıştan bahsetmelisiniz.
Bahar>Bu davranış tekrar ediyor ise, sorun ya da davranış artık bir alışkanlık haline gelmiştir. Biz buna model diyoruz ve artık tek seferlik bir durumu değil bu modeli ele almanız gerekir. Örneğin, “Mert, son üç haftadır, salı günkü raporları çarşambaları teslim ediyorsun. Neler oluyor?” Mert size dün bilgisayarında bir problem olduğunu söylerse, sizde “Elbette dün başına ne geldiği ile de ilgileniyorum, ancak raporu üç haftadır peş peşe zamanında teslim etmemiş olman konusuyla şu anda daha çok ilgileniyorum” diyebilirsiniz. Yani artık karşınızdaki ile yüzleşirken tek seferlik bir durumu değil alışkanlık haline gelmiş bir davranışı ele alabilirsiniz. Bu konuşma Mert'in raporu zamanında sunma taahhüdünü engelleyen motivasyon ve yetkinlik sorunlarını teşhis etmenize olanak tanır. Konuşmayı, Mert'in raporu salı günü saat 14:00'e kadar vermemesinin başka sebepleri olup olmadığını sorarak ve önümüzdeki hafta raporun zamanında teslim edilmesi ile ilgili beklentinizi netleştirerek sonlandırabilirsiniz. Unutmayın mükemmel performans, net beklentilerle başlar.
Bahar>Ve şimdi İMİ modelindeki son strateji olan ilişki konusuna bakalım. Genellike böyle durumlarda karşınızdaki ile bir ilişki konuşması yapmanız gerekiyor. Şunun gibi olabilir: “Mert, raporları salı günü saat 14: 00’de teslim etmeyi taahhüt etmiştin ve şimdiye kadar bu teslim tarihlerinin dörtte üçünü kaçırdın. Seninle bu konuda birkaç defa konuştuk ve bana aslında raporu geciktirmene engel olacak hiçbir şeyin olmadığını söyledin. Artık sen bir taahhütte bulunduğunda sözünü tutacağın konusunda sana güvenemeyeceğimi düşünüyorum. Bunun neden olduğundan emin değilim ancak bu durum kesinlikle iş ilişkimizi etkiliyor.”
Bahar>Bu raporlar konusunda Mert'in görevlerini unutması, yapmaması, ağırdan alması ya da ayak sürmesi hakkında konuşmak için iyi bir fırsattır. Mert’in verdiği cevaba dayanarak, kademeli disiplin sürecini başlatmanız gerekebilir. Bunun yeterince sert olmadığını düşünenler için özellikle belirtmeliyim ki bu Podcastte birçok yöneticinin bir miktar tolerans gösterebileceği bir örnek üzerinden ilerledim. Tolerans gösterilmesi mümkün olmayan ve hayati sonuçlara neden olan performans farkları konusunda daha hızlı ve daha sert tepkiler verilebilir elbette.
Aykan>Yıllardır performans kültürü yaratmak isteyen şirketlerdeki yöneticilere koçluk yapıyoruz. Onlara, karşınızdaki ile “Açık konuştunuz mu?” diye sorduğumuzda kendilerinden çok emin şekilde “Tabii ki” diye yanıtlıyorlar. Sonra “Ne konuştunuz?” diye soruyoruz. Cevaplardan görüyoruz ki yöneticiler sıklıkla; zor olanla ilgili değil kolay olanla ilgili, karmaşık olanla ilgili değil basit olanla ilgili, model veya ilişki ile ilgili olanla değil içerikle ilgili olanı konuşuyorlar.
Aykan>Doğru konu hakkında açık konuştuğunuzda; görevin önemli olduğunu, görevi olması gerekenden daha zorlu hale getiren engeller varsa bunları baştan bilmek istediğinizi ve görevin tamamlanacağından emin olmanızın çok önemli olduğunu belirten bir mesaj göndermiş oluyoruz. Bence İMİ'nin en zor adımı olan ilişki konuşmasını yapmak çok önemli bir adım… Böylece artık laçka haline gelen ve çok sık ve tekrarlanan sıradan konuşmalar yapmanıza gerek kalmaksızın, yüksek performans beklentinize dair talebinizi net şekilde göstermenize yardımcı oluyor.
Bahar>Özet olarak, öncelikle ilk iki adımı uyguladığınızdan emin olun yani güvenli bir ortam oluşturarak, karşılıklı saygı içerisinde ve ortak amacı işaret ederek açıkça konuşun ama her zaman doğru konu hakkında konuşun. Yani ilişkiniz etkilenirken tekil bir olayın içeriğini konuşmayın. Bunu yaptığınızda, istediğiniz performansı göstermeyen kişilerle kalıcı bir çözüm bulma olasılığınız daha yüksek olacaktır.
Kapanış
Aykan>Bugünkü Podcastimizin sonuna geldik. Haftaya Böyle Gitmez dediğiniz başka bir konuda buluşmak üzere,
Bize ulaşabileceğiniz kanallar;
Whatsapp numaramız,
0533 608 79 79
E-mail adresimiz artik@böylegitmezz.com
Facebook ve Twitter üzerinden #Boylegitmezz
Elbette,
Bahar Şen
Aykan Raşitoğlu
LinkedIn hesaplarından ulaşabilirsiniz.