16 Eylül 2019

4.Bölüm- Bu Ülkede 2 Milyon Lider Var Mı?

Ülkemizde Liderlik kavramının anlamı çok net olmadığı için, insanlar da etraflarında gerçek  liderlik özelliklerine sahip kaç kişinin olduğunu anlayamayabiliyor.

Bizim coğrafyamızda yetişmiş insanların zihinlerine yerleşmiş olan kavramlar arasında patron kelimesi var, usta var, komutan var, amir var, şef var, son yıllarda yönetici var ancak Lider yok. Bu kelime zihinlerimize tam olarak oturmuyor ya da yanlış anlaşılıyor. Lider denildiğinde zihnimizde canlanan örnekler ile Dünya standartlarında kabul gören liderlik kavramı arasında ciddi bir kopukluk var.

Peki hepimiz birer lider miyiz, yoksa bizi kurtaracak liderlerin arayışı içinde miyiz? Hayatın dümenine geçmiyor, kendi hayatımızın liderliğini yapmıyor ve sürekli kurban rolü oynuyorsak o halde Artık Böyle Gitmez dedik.

Seni kurtaracak bir Lider arama, Lider Sensin! 

Tam Konuşma Metni

Tamamını Gör

Merhaba ben; Bahar Şen.

Merhaba ben; Aykan Raşitoğlu.

Böyle Gitmez Podcast serimizin 4. yayınına hoş geldiniz ve bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.

Misyon

Aykan>Bu Podcast serimizin amacı neydi kısaca hatırlayalım. Çalışanların, yöneticilerin, şirketlerin yani işverenlerin kabul edilemez davranışları ve yaklaşımları sonucu, kurumsal hayatta oluşan depresyonu ele alıyor ve artık Böyle Gitmez diyoruz. Sadece Böyle Gitmez demiyoruz aynı zamanda her hafta çözüm yollarını sizlere aktarıyoruz.

Geçtiğimiz Haftanın Özeti

Bahar>Geçtiğimiz hafta mutsuz çalışanları ve bu mutsuzlukta kendi rollerinin ne olduğunu konuşmuştuk. Gelen tüm yorumlar için teşekkür ederiz.

Bahar>Aykan bu hafta ne hakkında konuşacağız?

Bu Haftanın Konusu

Aykan>Bu hafta aslında kurumsal depresyonun oluşmasında işverenlerin ve şirketlerin rolünü konuşacaktık ama son dakika gündemimizi değiştirdik.

Bahar>Aaa hafta başında ne oldu ki benim neden haberim yok .Şaka şaka… Gündemimizi neden değiştirdik açıklar mısın?

Aykan>Şöyle ki: Geçtiğimiz günlerde pazarlama ekibindeki arkadaşlarımız LinkedIn’e şirketimizin misyonu ile ilgili bir paylaşım koydular.

Aykan>Dinleyicilerimizin hepsi misyonumuzu bilmiyor olabilir, size de aktarayım.

Aykan>Success Programme’nin Misyonu, 2030 yılına kadar 2 milyon insana ilham vererek 81 milyonun hayatını pozitif yönde etkilemek.

Aykan>Sabah kalktığımda bir takipçimizin misyonumuz ile ilgili şöyle bir yorumunu gördüm. Misyonunuza saygı duyuyorum ancak bu ülkede 2 milyon lider nerede var ki? Misyonunuzu 2 milyon lidere ilham vermek yerine, 2 milyon lider yetiştirmek olarak değiştirseniz daha iyi olmaz mı!!! bunu görünce bizde alarm zilleri çalmaya başladı.

Aykan>Bize ulaşan gelen bu ve buna benzer yorumlar bize şunu gösteriyor ki, toplum hayatında ve hatta kurumsal iş hayatında çalışanlar liderlik kavramının ne olduğu konusunda henüz net değil.

 Aykan>Evet konuyu hemen ele alalım ve yorum yapan değerli arkadaşımızın sorusu ile başlayalım;

Aykan>Bahar sence Türkiye’de 2 milyon lider var mı?

Bahar>Evet aslında fazlası bile var.

 Bahar>Ülkemizde Liderlik kavramının anlamı çok net olmadığı için, insanlar da etraflarında gerçek  liderlik özelliklerine sahip kaç kişinin olduğunu anlayamayabiliyor.

Bahar>Bizim coğrafyamızda yetişmiş insanların zihinlerine yerleşmiş olan kavramlar arasında patron kelimesi var, usta var, komutan var, amir var, şef var, son yıllarda yönetici var ancak lider yok. Lider denildiğinde zihnimizde canlanan örnekler ile dünya standartlarında kabul gören liderlik kavramı arasında ciddi bir kopukluk var.

Bahar>Konuyu dağıtmadan soruna gelecek olursam Türkiye’de 2 milyon değil bunun çok üzerinde sayıda lider var.

Bahar>Bunu öncelikle bir bilimsel veriye dayandırmak isterim, daha önceki yayınlarımızda da bahsettiğimiz gibi dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden olan Gallup her 10 kişiden 1 kişinin doğuştan doğal liderlik özelliklerine sahip olduğunu her 2 kişinin ise eğitim ve rehberlik ile temel liderlik fonksiyonlarını yerine getirebileceğini söylüyor. Bu araştırmadan yola çıkarak, 81 milyon nüfuslu ülkemizde en az 8 milyon doğal lider, en az 16 milyon liderlik yapabilecek potansiyele sahip insan olduğunu söyleyebiliriz.

Aykan>Bu formülle ülkemizdeki potansiyel liderlerin sayısını hesaplamak kolay olsa da bizi dinleyenler ikna olmayabilir. Dolayısıyla insanlar kendisinin ya da çevresindeki bir kişinin lider ya da liderlik potansiyeline sahip bir kişi olduğunu nasıl anlayabilir.

Aykan>Bu klişe soruyu sormayı hiç istemesem de lider kimdir sorusunu bize yanıtlar mısın?

 Bahar>Hep söylediğimiz gibi lider hizmet eden ve yaptığı her şey ile etrafına ilham veren kişidir. Ancak bunu yaparken, performans, güvenlik ve kalite açısından dengeli bir sonuç elde eder. Eski dünyada sadece performans üreten kişiler lider olarak nitelendirilirken yeni dünyada performansın yanısıra, kaliteli ve güvenli sonuçlar üretmeyen kişiler artık gerçek bir lider olarak kabul edilmemektedir. Bu arada Türkiye ya da yurtdışı ayrımı yapmadan söyleyebilirim ki güvenlik, kalite ve repütasyon problemi yaratarak performans üreten bazı kişiler, halen sanki başarılı bir lidermiş gibi algılanabilmektedir…

Bahar>Peki topu sana atayım, performans, kalite ve güvenlik derken neyi kastettiğimizi açıklayabilir misin?

 Aykan>Elbette.

Aykan>Performans-Temel hedeflerinize ulaşma durumunuzdur. Örnek CEO’nun şirketin yıllık ciro ve karlılık hedeflerini tutturması ya da şirketin pazar payını büyütmesi gibi.

Aykan>Güvenlik-Doğrudan veya dolaylı olarak oluşabilecek her türlü  hasar veya kayıplara karşı ne derecede güvencede olduğunuzdur. Örnek bir CEO şirketin performans hedeflerini yakalarken şirketin itibarını ya da şirketin finansal durumunu tehlikeye atmayacak şekilde önlemler alması gibi.

Aykan>Kalite: Kararlaştırılan standartlarının karşılanmasıdır. Örnek şirketin sattığı ürünün ya da verdiği hizmetin kalitesini müşterisine taahhüt ettiği standartın altına düşürmeden sunmasıdır.

Aykan>Yani liderlik, performans ile birlikte kalite ve güvenlik sağlamaktır.

 Bahar>Benim de şunu özellikle eklemem lazım; Liderlik dediğimizde aklımıza sadece kurumsal iş hayatı gelmemeli. İnsanlar çok çeşitli alanlarda liderlik sergileyebilirler.Örneğin;

  • Tarladaki bir çiftçi.

  • Bir devlet okulundaki öğretmen.

  • Sivil Toplum Örgütü’ndeki bir gönüllü.

  • Sosyal hayatta bir arkadaş.

  • Torununa bakan bir anneanne.

  • Ebeveynlik yapan anne, baba.

  • Sokakları temizleyen bir belediye görevlisi.

  • Kardeşine yol gösteren abla, abi.

  • Yöneticilik ünvanı olmasa da şirketteki kıdemli bir çalışan.

Bahar>Eğer insanların kafasındaki lider modeli, yüzyılda bir dünyaya gelen, kurtarıcı rolündeki kişi olduğunda, ya da bu kişiler adeta kimsede olmayan özel yeteneklere sahip üstün kişiler olduğunda ve biz 2 milyon lidere ilham vereceğiz dediğimizde bu  garip gelebilir.Doğa üstü yeteneklere sahip 2 milyon lideri nerede bulacaksınız da ilham verceksiniz diye düşünebilir. Oysa lider biraz önce belirttiğimiz gibi bir annedir, babadır, eştir, arkadaştır, öğretmendir.

Aykan>Peki sana ilham veren liderler oldu mu hayatında paylaşmak ister misin?

Bahar>Elbette ilkokul öğretmenim Suzan Hanım, annem, bir denetim şirketinde çalışırken yöneticim olan Hayim Bey.

Aykan>Birer cümleyle bu üç kişi sana ne şekilde ilham verdi açıklayabilir misin?

Bahar>Tabii ki; annem, tüm hayatı boyunca, kanser olduğunda bile ne olursa olsun kendini mağdur ve kurban görmediği ve benim de her durumda asla böyle hissetmeme izin vermediği için. 

Bahar>İlk öğretmenim; ilkokula yeni başlamış biz küçücük çocuklara yetişkin gibi davranıp, değer verdiği ve kendimize saygı duymayı öğrettiği için.

Bahar>Müdürüm Hayim Bey, profesyonelliğin katı bir yürek sahibi olmayı gerektirmediğini mütevazi ve sevecen olarak da mükemmel bir profesyonellik sergilenebileceğini gösterdiği için.

Aykan>İşte böyle, hayatınız boyunca doğduğunuz andan itibaren bu yaşınıza kadar kritik dönemlerinizde size ilham vermiş insanları bir düşünün. Belki size ilham verdiğini bile bilmeyen bir rol modeliniz mutlaka sizin de vardır. Siz de farkında bile olmadan hiç tahmin etmediğiniz birilerine ve hiç tahmin etmediğiniz bir şekilde ilham vermiş olabilirsiniz.

Bahar>İnsanın etki alanı o kadar geniş ki size bunu kendi başıma gelmiş ve şok olduğum bir olay ile anlatmak isterim.

 Bahar>Yılları önce bir lise öğrencisiyken, değişim program ile Amerika’nın küçük bir kasabasına gittim. O zamanlar cep telefonu henüz yoktu ve bir yıl içinde ailem ile üç kez telefon ile konuşabildim. Sadece mektup ile haberleştik. İngilizcem dersleri iyi anlamak ve diğer öğrenciler ile bir arkadaşlık ilişkisi kurmak için yeterli değildi. İnsanın kendisini kolaylıkla dışlanmış ve hüzünlü hissedebileceği bir dönemden geçtim. Yılın sonunda mezuniyet gününde sınıf arkadaşlarım mezuniyet konuşmasını benim yapmamı istediklerinde benim için sürpriz oldu. Sonra kendi aramızda konuşurken neden böyle bir şeyi benim yapmamı istediklerini sorduğumda, Dünyanın bir ucundan İngilizce bilmeden kasabalarına gelmiş bir Türk kızının bir sene boyunca onlara adapte olmak için verdiği mücadele ve bunu yaparken sızlanmamış olması, hep yüzünün gülmesi, üniversiteye gitmek için ailelerimizden ilk defa ayrılacağımız bir dönemde bize örnek oldu dediler. Ancak hikayenin asıl can alıcı kısmı bu değil. Asıl hikaye bundan 20 yıl sonra Reunion için tekrar aynı kasabaya gittiğimde meydana geldi. Lisede çok yakın olmadığım bir kız arkadaşım, geldiğimi duyunca beni evine davet etti. Evine gittiğimde bana onun bundan 20 yıl önce hayatına çok büyük bir etki ettiğimi söyledi. Ne olduğunu sorduğumda, liseden mezun olduktan 2 yıl sonra uyuşturucu bağımlısı olduğunu bundan kurtulmak için bir rehabilitasyon merkezine yattığını söyledi. Ben şok içindeyken o zorlu mücadele sürecinde aklına tek kişinin ben olduğunu söyledi. Nasıl yani dediğim de şöyle dedi, biz hepimiz lise son sınıfta ailelerin yanında konforlu şekilde belki biraz da şımarık şekilde yaşarken sen dünyanın öbür ucundan gelmiştin ve dilimizide konuşamıyordun, biz de seninle iletişim kurmak için çok hevesli değildik hatta hayatını zorlaştırmış bile olabiliriz, ancak bizimle iletişim kurmak için, dilimizi öğrenmek için, kültüre adapte olmak için gösterdiğin gayret ve senenin sonunda mezuniyet konuşması yapan kişi olarak seni seçmemiz ve konuşman beni çok etkilemişti. Rehabilitasyon görürken senin mücadeleni örnek aldım ve bu bağımlılıktan kurtulurken bu düşünce bana çok yardımcı oldu dedi ve sarılıp ağlamaya başladı.

 Aykan>Bu hikayeyi paylaştığın için çok teşekkürler, hep dediğim gibi liderlik atanmış bir rol değildir, bazen başkalarına hangi alanda, ne derecede ilham verdiğimizi, kimlere liderlik yaptığımızı çoğu zaman farketmiyoruz, sen şanslısın ki bundan haberdar olmuşsun. Etki alanımızın farkında olmamız çok önemli. Yani aslında, bu şekilde birilerinin hayatlarına dokunan bu ülkede milyonlar var.

Aykan>Peki bu sıcak hikayeden sonra gelelim işin teorisine. Biz çalışmalarımızda ‘’Lider sizce nasıl birisidir?’’ Sorusunu yönelttiğimizde nasıl cevaplar alıyoruz?

Bahar>Karizmatik,

Aykan>Etkileyici Konuşan,

Bahar>Yeri gelince masaya yumruğunu vuran,

Aykan>Dik Duran,

Bahar>Otoriter,

Aykan>Ciddi,

Bahar>Babacan, ya da anaç,

Aykan>İş Üreten,

Bahar>İnsanların Saygı Duyduğu,

Aykan>Çekindiği vb gibi.

 Bahar>Oysa bunların çoğu büyük pırıltılı söylemler.

 Bahar>Çalışmalarımızda tanımlarla ilgili daha ileri sorular sorduğumuzda, örnek olarak karizmatik ne demek? Güvenilir nasıl olunur? dediğimizde bir çok kişinin bu kelimenin anlamını tarif etmekte zorlandığını çok görüyoruz.

 Aykan>Çalışmalarımızda her zaman altını çizdiğimiz bir konu var; anlamını açıklamakta zorlandığımız kelimeleri kullanarak büyük yargılamalar yapmaktan kaçınmak gerekiyor. Karşımdaki kişiye güvenmiyorum dediğimizde, aslında belki de bu onun dürüstlüğüne dair bir değerlendirme olmayabilir, kastettiğimiz şey belki karşımızdaki insanın o alandaki yetkinliğine güvenmemek olabilir. Karizmatik bir lider değil demek yerine, giyim tarzı ve ses tonunu kullanma şeklini başarılı bulmuyorum demek daha doğru bir tanımlama olabilir. Derdimizi büyük ve kalıplaşmış kelimeler ile anlatmaya çalıştığımızda, bu hiç bir şey ifade etmeyebilir ve ön yargılı olmamıza ya da yanlış değerlendirmeler yapmamıza yol açabilir.

Bahar>Çünkü her insan bir kelimenin anlamını bir zamanlar yaşadığı bir deneyimle öğrenir ve bundan sonra da artık o kişi için o kelimenin ya da durumun anlamı bu yaşanan deneyimdir.

Aykan>Aynen, bununla ilgili güzel bir hikaye anlatayım, ünlü Amerikalı kişisel gelişim uzmanı Zig Zigların eşi evlendikleri günden beri pastırmaları hep normalden daha küçük kesiyormuş. Bir gün sormuş ya neden bunları küçük kesiyorsun. Eşi, annem hep böyle yapardı, ondan öyle gördüm cevabını vermiş. Zig Ziglar bir akşam yemeğinde eşinin annesine sormuş, anne senden öyle gördüğü için kızın evlendiğimiz günden beri pastırmaları küçük kesiyor, neden böyle yapıyorsun?  Kayınvalidesi kahkaha atarak yanıt vermiş, o zamanlar pastırma kesme makinamızın bıçağı ufaktı, o yüzden küçük kesiyordum demiş.

Aykan>O kadar çok insan bu örnekte olduğu gibi nesiller boyunca birilerinden öğrendikleri ve doğru bildikleri şeyleri sorgulamadan hayatlarında devam ettiriyorlar ki, bu otomatik pilot şeklinde hareket etmemize, insanları kendi doğrularımız ve kendi kavramlarımız çerçevesinde değerlendirmeye hatta yargılamamıza neden oluyor.

 Aykan>Dolayısıyla kişi eğer lider dendiğinde babasından dinlediği hikayeler doğrultusunda ‘’Yeri gelince Osmanlı tokatını yapıştıran’’ Herkesin karşısında mum gibi durduğu, dedesinin liderlik yaklaşımını referans alıyorsa, hayatı boyunca lider dediğinde aklına bu tarz otoriter bir kişi gelmesi normal.

Aykan>O zaman dinleyicilerimizi aydınlatmak için Dünyanın her yerinde kabul gören ve her liderde olması gereken yetkinlikleri ve bu yetkinliklerin ne anlama geldiğini kısaca konuşalım istersen.

Aykan>İyi liderlik dediğimizde dünyada kabul gören yetkinliklerden bazıları neler? hızlıca sayalım mı?

  Bahar>Sayalım; İyi bir lider;

 Bahar>İlkeli ve Tutarlı Davranan,

Aykan>Hizmet eden,

Bahar>Vizyonu belirleyen,

Aykan>Vizyona ulaşmak için ihtiyaç duyulan kaynak ve desteği sağlayan,

Bahar>Amaç birliği oluşturan,

Aykan>İnsanların farklı ihtiyaçlarını anlayan,

Bahar>Dahil eden,

Aykan>Güven kazanan,

Bahar>Toplumsal eğerlere ve net olarak ortaya koyduğu kendi kişisel değerlerine uygun davranan,

Aykan>İlham veren,

Bahar>Fırsat eşitliği sağlayan,

Aykan>Belirsizliği iyi yöneten,

Bahar>Gelişimi ve başarıyı destekleyen,

Aykan>Dinleyen,

Bahar>Hesap verebilir olan,

Aykan>Bütün bunlar sosyal medya da, kitaplarda her gün gördüğünüz sohbetlerde her gün duyduğunuz parlak cümleler. Peki bu yetkinliklere bir kişinin sahip olduğunu bize hangi davranışları gösterir asıl kritik ve gözlemlemeniz gereken nokta budur. Yani lafa değil davranışa bakmak.

Aykan>Biz her zaman bir işin doğru yapılması için hem yetkin hem o işin motivasyonlarına sahip kişiler olmasını savunuyoruz.  Daha önceki yayınlarımızda liderlerin sahip olması gereken motivasyonları konuştuğumuz için bu kısmı tekrar etmeyelim ancak en temelde olmazsa olmaz sahip olması gereken iki motivasyon bulunmaktadır.

-İnsanlara ilham verme isteği.

-Onurlu ve ilkeli olma isteği.

Aykan>İnsanlara ilham verebilirsiniz, ancak onurlu ve ilkeli olma konusunda bir motivasyonunuz yoksa bir lider değilsiniz. Sadece liderlik sandalyesinde oturan kişisinizdir. Bir çok global organizasyon liderlerinin ahlaki açıdan ilkeli ve etik olma noktasında bir eksikliğini görürse bu kişileri görevlerinden uzaklaştırır. Ancak bazı şirketlerin kültüründe ilkeli olmak ve etik davranmak önemli bir değer değilse ve işin başındaki lider şirketin kazanmasını sağlıyorsa o kişiye dokunmayabilir.

Aykan>Bizim çalışmalarımızda tavsiyemiz şudur bir lider bütünlüğü ve karakter konusunda sağlamsa bu kişinin yetkinlik eksikleri geliştirilebilir. Ancak liderin bütünlük problemi varsa yetkin olması bir şey ifade etmez. Götürüsü getirisinden fazla olur.

Bahar>Peki tüm bunlar diğer insanlara liderlik etmek için gerekli olan yetkinlikler ve motivasyonlar, ben bunun ötesinde insanın kendisine liderlik etmesi konusunu da konuşmak istiyorum. Yani; Öz liderliği.

 Aykan>İlginç bir terim kullandın, öz liderlik bunu açar mısın?

Bahar>Öz liderlik, kendine liderlik etmek olarak tanımlanabilir. Lider dediğimiz kişi sadece başkalarına liderlik eden kişi anlamına gelmez, insanın her şeyden önce kendine liderlik etmesi gerekir bunu yapabilen kişi kendisine de liderlik edecek kişileri doğru değerlendirebilir.

Bahar>Yoksa hepimiz masallarda beyaz atlı prensini bekleyen genç kız gibi, işyerlerinde, özel hayatımızda, politikada aniden ortaya çıkıp, hayatımızda fark yaratacak, bizi mutlu edecek, hayat kalitemizi değiştirecek kişileri bekler duruma geliriz. Oysa bizim hayatımızın dümenine geçip kontrolü ele almamız çok önemli bir öz liderlik yaklaşımıdır.

 Aykan>İyi de bazen her şey bizim kontrolümüzde olmayabilir dış etkenler, sistem, şartlar çaresiz ve mağdur olmamıza sebebiyet verebilir. Öyle değil mi?

Bahar>Elbette ama mağdur olduğumuza karar vermeden önce, kendimize bazı sorular sormamız gerekmez mi?

 Aykan>Nasıl Yani, biraz açar mısın?

 Bahar>Örneğin olup bitenlerle ilgili olarak, bunda benim rolüm neydi? Yaptığım ya da yapmadığım neler benim bu sonucu almama sebep oldu? gibi.

Bahar>Yani kişisel sorumluluğumuzu almaktan, hesap verebilir olmaktan bahsediyorum. Örneğin işyerinde ya da ülkede beni en çok rahatsız eden şeyler neler? Bu durumdan kimin sorumlu olduğunu düşünüyorum? Ben bununla ilgili ne yaptım? Kendi rolüm ile ilgili neyi görmezden geliyorum?

 Bahar>Belki mağdur insanların yaklaşımını bir iki cümleyle özetlesek iyi olabilir;

 Aykan>Evet, mağdur ve güçsüz gibi davranan insanlar, bekler ve daha iyi olmasını umut eder, neden yapamadığı için bahane ve sebepler üretir, diğerlerini suçlar, kendi rolünün farkında değildir.

 Bahar>Sonuçta onların bakış açısından; olanlar başlarına gelmiştir. Yapabilecekleri pek de bir şey yoktur. Peki ya güçlü insanlar?

 Aykan>Sorumlu ve güçlü insanlar gerçeği kabul eder, sahiplenir, çözümler arar, bulur ve gerçekleştirir! Yani hesap verebilir durumdadır.

 Aykan>Olayların kendi sebebi yüzünden başına geldiğini bilir.

 Aykan>Hepimiz, bir kamu ya da özel şirket çalışanı olarak, ebeveyn olarak, arkadaş olarak birer lider olabiliriz ama hepsinden önce kendimizin lideriyiz. Önce dünyanın genel müdürlüğü rolünden istifa edip, kendi hayatımızın genel müdürü olmamız gerekir. Yani yukarıda saydığımız liderlik davranışlarını öncelikle kendimiz için, kendi hayatımız için sergilemeliyiz.

 Bahar>Bizim kültürümüz ve eğitim sistemimiz öz liderliği çok desteklemiyor. Biraz daha edilgen davranıp, birilerine parmak uzatmak, mağdur ya da çaresiz olduğunu düşünerek hareket etmek çok sık rastlanan bir davranış tarzı. Genelde kaderci bir yaklaşımı benimsiyoruz. Mutsuzluğumuzun, başarısızlığımızın sebebini başkalarına yüklemek, çok sıkça yaptığımız bir şey.

Bahar>Size eminim çok sık duyduğunuz bir kaç mağduriyet ya da çaresizlik örneği sıralayalım dilerseniz;

 Aykan>Sigaraya arkadaşımın dolduruşu ile başladım bırakamıyorum.

Bahar>İşletme okumak istiyordum, ailemin zoruyla mühendis oldum.

Aykan>Çok başarılı olabilirdim ama elimizden tutan olmadı.

Bahar>Aslında bu işyerinde mutsuzum ama borçlarım yüzünden ayrılamıyorum.

Aykan>Arkadaşım bilgileri zamanında göndermediği için bende yöneticime raporu zamanında gönderemedim.

Bahar>Ailemin zoruyla istemediğim kişiyle evlendim.

Aykan>Eşimle geçinemiyorum ancak bu evliliğe çocuklarım için katlanıyorum.

Bahar>Aslında tartışma niyetinde değildim ama karşımdaki beni teşvik etti.

Aykan>Hedefimi tutturmak için bazı kuralları çiğnemek zorunda kaldım çünkü şirketin yapısı buna zorluyor.

Bahar>Hayatımızı çocuklarımıza adadık kendimizi unuttuk.

Aykan>Sistemin çarkları bu şekilde çalışıyor, o yüzden buna mecburum.

Bahar>Herkes böyle yapıyorsa bende böyle yapmak durumundayım.

Aykan>Ekonomimiz emperyalist ülkeler yüzünden bu durumda.

Bahar>Trafik canavarı can aldı.

Aykan>Bizim gelişmemizi istemiyorlar.

Bahar>Eğer kendi kendinizle konuşurken ya da etrafınızdaki kişilere açıklamalarda bulunurken çaresiz ya da mağdur rolü oynadığınızı fark ederseniz bu bir alarm zilidir, bu böyle gitmez demenin vakti çoktan gelmiş demektir. Biyolojik hastalıklar tedavi edilmediğinde nasıl ki ölüm ile sonuçlanabiliyorsa, kendinizi mağdur ya da çaresiz hissettiren inanç sisteminiz de hayatınızı umutsuz şekilde yaşayan bir ölü gibi geçirmenize neden olabilir. Acilen yaşınız, konumunuz, eğitim durumunuz maddi imkanlarınız ne olursa olsun hayatınızın dümenine geçerek öz liderlik konusunda çalışmaya başlamalısınız.

 Aykan>Biz bu hafta öz liderlik olmazsa liderlik de olmaz dedik ve öz liderlerden oluşmayan bir toplumun kendini yönetecek liderleri doğru değerlendirmeyeceğini ifade ederek bu böyle gitmez dedik. Ülkemizde yaşayan herbir bireyi öz lider haline getirmeliyiz ki hep beraber kalkınalım ve daha güzel günlere doğru gidelim.

 Aykan>Peki siz ne kadar kurban rolü oynuyorsunuz, ne kadar öz liderlik sergiliyorsunuz, olaylar başınıza mı geliyor, yoksa olayların sorumluluğunu alıyor musunuz? bunu nasıl anlayacaksınız. Bu Podcast sonunda kendinizi değerlendirmeniz için bir link görülecek bu linkin üzerinden kurban rolü oynayıp oynamadığınıza dair kendi değerlendirmenizi rahatlıkla yapabilirsiniz.

Kapanış

Aykan>Haftaya Böyle Gitmez dediğiniz başka bir konuda buluşmak üzere,

Bize ulaşabileceğiniz kanallar;

Whatsapp numaramız

0533 608 79 79

E-mail adresimiz artik@böylegitmezz.com

Facebook ve Twitter üzerinden #Boylegitmezz

Bahar Şen

Aykan Raşitoğlu

LinkedIn hesaplarından ulaşabilirsiniz.

 

 

 

Paylaşmayı Unutmayın

bg-footer-banner

Download Free Employee Engagement Survey

Join over 240,000 people who already use the Employee Engagement Surveys.